Günlerdir kadın meselesi üzerine yazdığım için siyasetin diğer önemli başlıklarına yer veremedim. Ancak İdlib'de durum giderek daha karmaşıklaşıyor ve kayıtsız kalınamayacak bir duruma geliyor. Dünyanın kıyameti, 5 yıldır süren Suriye savaşında biriken şiddet ve tazyik, büyük güçlerin laboratuvar gibi gördükleri bu talihsiz ama kritik kentte patlayacak gibi görünüyor. Esad rejimi Suriye'deki muhalifleri İdlib'e sıkıştırmayı başardı. Burası muhaliflerin elinde kalan tek büyük bütün alan konumunda. Peki muhalif deyince kimi anlamalıyız? İşte dananın kuyruğu bu soruda kopuyor. Zira el Kaide kalıntılarından oluşan Heyet Tahrir Şam'ın varlığı burada ve Esad operasyonuna meşruiyet kazandıran da bu örgüt. Ancak bunların yanı sıra İdlib'de Özgür Suriye Ordusu da, diğer ılımlı muhalifler de ve her şeyden önemlisi sayıları tam olarak kestirilemeyen ama terör örgütleri ve Şam rejiminin gazabından kaçan 3-5 milyon arası sivil de var. Dolayısıyla olası bir operasyonda ortalığın bu kadar toz duman olduğu bir noktada, HTŞ mensuplarını diğerlerinden ayırmak ne kadar mümkün olur? Üstelik Esad gibi kendine karşı her unsuru yok etmeye ant içmiş bir ölüm makinesi buna ne kadar dikkat eder?