Onca mesafe kat etmişken çukurun dibini gördük yine. Ortadoğu
burası. Kafamıza kazıyorlar! Ne olduysa oldu ve karşımızda tüm
dehşetiyle IŞİD’i bulduk. Bu örgütün ne karanlık, ne vahşi ve ne
kana susamış olduğunu biliyoruz da PKK her seferinde daha çok
şaşırtıyor beni! Elbette onun şiddet severliği malum, ancak uzun
süredir çözüm sürecini yürütmüş, tünelin ucunda ışığı görmüşken
böyle bir kalleşlik nasıl olabilir? Böyle bir fırsatçılık,
düşmanlık nasıl yapılabilir?
Kelimelerin zorlandığı bir yerdeyiz. Bu çukurdan birbirimizi
yiyerek değil, birbirimize tutunarak çıkabiliriz...
Galiba birileri çok korkuyor
Gaziantep Emniyet Müdürü’nün PKK’nın katlettiği iki polisin cenaze
töreninde yaptığı çıkış gazetelerde epey yer buldu ancak benim
dikkatimi bu çıkışın ardından cemaat yayın organlarında bir anda
başlayan haber yağmuru çekti. Kelimenin tam anlamıyla tuhaftı.
Emniyet’te paralel yapılanma olduğu ve bu yapının kurumu zafiyete
uğrattığını söyleyen müdüre topyekun bir savaş açtı Bugün, Meydan,
Zaman, aktifhaber... Hepsi birden ‘Masum insanları suçluyor’
diyordu emniyet müdürü için. Peki ama tanıyorlar mıydı Eyüp
Pınarbaşı’nın işaret ettiklerini? Tanıyorlarsa bu açık bir itiraf,
tanımıyorlarsa nasıl olur da emin bir şekilde ‘masum insanlar’ diye
kol kanat geriyorlardı? Ucu kendilerine dokunur diye
haykırıyorlarsa neden ‘Biz kimseyi tanımıyoruz, ihmallerinize kılıf
bulmayın ya da bunlar palavra, Emniyet’te tuhaf işler döndüyse suçu
bize atmayın’ demiyorlardı?
Bu kadarla da kalmıyordu cemaat yayın organlarının savunma
refleksi. Pınarbaşı 2014’ten bahsettiği halde ısrarla sanki Suruç
saldırısından bahsediyor gibi ‘Yalan söylüyor, sistem açıkmış’
diyorlardı. Bu kadar büyük bir tepki görünce emniyet müdürünün
anlattıklarını daha dikkatli dinlememiz gerektiğini düşündüm.
Kendisine ulaşıp her şeyi sordum.