Biz köşe yazarları doğru söylediğimiz ve haklı çıktığımız noktaları vurgulamayı çok severiz.
Eğer tespitlerimizin isabetli olduğu netleşirse bundan büyük haz duyar ve bunu da tekrar tekrar ifade etmeye bayılırız.
Fakat söylediklerimiz doğru çıkmazsa ve tespitlerimiz yanlışlanırsa da bu hakikatin üstünü örteriz. Bu gerçeği yok sayarız.
Türkiye’de birçok alanda görülen ikiyüzlülük ile riyakârlık biz gazetecileri ve özellikle köşe yazarlarını da sarıp sarmalamıştır.
Ben kendi adıma bu riyakârlığı reddediyorum ve bugün siz okurlarımla ciddi şekilde yanıldığım cümlelerimi paylaşmak istiyorum.
Ben 2 Mayıs 2019’da bu köşede aynen şöyle yazmıştım:
“Zühtü Arslan başkanlığındaki Anayasa Mahkemesi kurumunun 2019-23 döneminde vereceği kararlarla Türkiye’yi özgürlükçü hukuk devleti olma rotasına doğru çekeceğine kalpten inanıyorum.”
Sadece bu cümle de değil mesele. Geriye doğru son üç senelik arşivim incelendiğinde sık sık benim Zühtü Arslan ile Anayasa Mahkemesi’ni öven ve savunan satırlarıma rastlayabilirsiniz.
Evet, sevgili okurlarım bu satırları kaleme aldığım için sizlerden özür diliyorum.