Uzun zamandır böylesine bir PR kampanyası hatırlamıyorum. Yüksel Aksu’nun ‘İftarlık Gazoz’filmi büyük bir tanıtım rüzgârıyla vizyona girdi. Galasına Ömer Laçiner’den Alev Alatlı’ya kadar farklı görüşlerden birçok isim gitti, gazetelerde ve ekranlarda hakkında onlarca övgü dolu yorum yapıldı. Haliyle büyük bir beklentiyle oturdum sinema koltuğuna. Ve ‘İftarlık Gazoz’u hiç sevmedim!
Film inceden inceye İslam’ı ötekileştirmek, öcüleştirmek
istiyor. Bunu açıkça yapsa kabul edilebilir, ifade özgürlüğü içinde
değerlendirilebilir ancak gizlice, riyakârca yapıyor.Örneğin imamı
maç saatine yetişmek için namazı hızlı kıldırırken sempatik
gösteriyor. Öte yandan oruçla ilgili yaptığı telkinler üzerinden
adeta Adem’in celladı konumuna sokuyor. Ve sakız gibi uzayan tek
günlük oruç sahnelerinin ardından nasıl olduğu anlaşılamayan bir
şekilde yıllar ışık hızıyla geçiyor ve oruç ölüm orucuna
bağlanıyor. Bu sol ve İslam’ı bağlama çabası son derece havada,
dayanaksız ve flu bir şekilde sürerken pat film bitiyor. Adem
komünist genç tiplemesi Hasan’ın izinden gitmiş, hapishane
şartlarının iyileştirilmesi için ölüm orucuna yatan bir genç haline
gelmiş ve o genç orucunun 61. gününde -ki 61 aynı zamanda bozduğu
orucun kefaretine gönderme- ölüyor!
Bush döneminde ABD ‘ılımlı İslam’ kavramını ortaya atarak ‘makbul
Müslüman’ı tarif ediyordu. Bizde de Batıcı çevreler ‘Ege İslam’ı
adı altında ‘kabul edilebilir dindar’ı tarif ediyorlar güya.İçkiye
karşı hoşgörülü olacak, herkesi olduğu gibi kabul edecek vs vs...
Kardeşim, siz önce kendiniz dışındaki dünyayı kabul etmeyi öğrenin!
Dindarları kendinize benzetme gayretinizden vazgeçin! Bu toplumu
olmadığı bir şeymiş gibi hayal etmeyi bırakın! Oryantalist bir dış
göz olacağınıza, içinden çıktığınız topraklara içeriden
bakın...