Tutuklanalı 9 gün oluyor.
İktidar ve muhalefet medyası arasındaki kör dövüşü bittiyse artık sakince Sedef Kabaş meselesini ele alalım.
Kabaş ile bundan 11.5 sene önce bir program vesilesiyle tanışmıştık. 12 Eylül 2010 referandumundan önceki süreçte TRT’de programcıydı Kabaş. Beni bizzat hazırladığı ve sunduğu programa davet etmişti. Ben de bu nazik daveti kabul etmiştim. Yayından sonra bana dair güzel sözler yazıp imzalayarak kitabını hediye ettiğini hatırlıyorum.
O dönem TRT 2’de yaptığı programın ismi “Medya Medya” idi, her hafta medyadaki güncel tartışmalar ve politik gelişmeleri konukları ile ele alıyordu.
12 Eylül 2010 öncesi herkesin saflarını belirlediği dönemdi. Muhalifler tarafından “Evet” diyen medyada çalışmak ve “Evet” demek çok ayıplanıyordu. O zaman TRT de bu referandumda "Evet" seçeneğinin çıkması için yayınlarını ve çalışanlarını seferber eden bir çizgideydi. Özellikle TRT 2 tamamen bu amaçla kullanılıyordu.
Sedef Kabaş’ın davetiyle katıldığım programda diğer konuklar iktidar medyasının önde gelen gazetelerinden Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert ve muhafazakar-demokrat politik çizgisi bilinen psikiyatri profesörü Kemal Sayar’dı.
Ben iktidar medyasında yazan bir köşe yazarı değildim. O dönemki Akşam gazetesi yazarıydım ama o süreçte liberal-demokrat ve özgürlükçü-sol aydınların tamamı gibi “Yetmez ama Evet” çizgisini benimsiyordum.
Yani bir kamu televizyonu olan TRT’de tam 2010 dönemecinde
referandumda “Evet” seçeneğinden yana üç isim Sedef Kabaş
tarafından davet edilmiştik. Siyasi çizgi olarak zıt bir konuk
yoktu. “Hayır” seçeneğini savunanlar ve iktidara muhalif olanlar
TRT’de ekrana çıkarılmıyordu o 2010 konjonktüründe.
Elbette haklı olarak “Bir kamu televizyonu olan TRT tarafsız yayın yapmalı ve konuk profili de çeşitli olmalıydı” diyebilirsiniz. Bence evrensel kriterlere göre bir haklı itiraz bu. Fakat Sedef Kabaş bu şekilde bir konuk kompozisyonunu programına çağırmıştı.
İşin ilginci bugün Recep Tayyip Erdoğan’a hakaretten tutuklu olan Kabaş 2010 Türkiye’sinde yine tamamen Erdoğan iktidarının kontrolünde olan TRT’nin bir çalışanıydı.