Bu ülkede ’Sünni Türk’ dışındaki kimliklere yönelik nefret
söylemi hâlâ ve son derece canlı bir şekilde yerli yerinde duruyor.
Her kesimde öyle ya da böyle içselleştirilmiş bir ‘öteki’
düşmanlığı var. Bunun en son örneği CHP’nin önemli isimlerinden
Selin Sayek Böke üzerinden yaşanan tartışma. Hakikaten utanç
verici! Bu tartışmayı tüm tarafların ayıplarını ortaya koymadan ele
almak olmaz. Her tuhaflığı teker teker tespit etmek gerek.
Önce The Economist: Neden? Çünkü tartışmanın çıkış noktası bu
dergide hiç de yeni olmayan bir analiz. 6 Haziran 2015 tarihli
analizde dergi, 7 Haziran seçim sonuçlarını tahmin ederken (yazıda
Ak Parti’nin güç kaybedeceği adeta müjdeleniyor. CHP’den ‘liberal’
diye bahsediliyor. Acaba başka bir ülkede bir CHP daha mı var?-na)
CHP bahsinde partinin nasıl da renkli hale geldiği, ‘ultra laikçi
dinozorların’ (çok objektif bir dil hakikaten, bu tabirle
Kemalistleri kastediyor-na) tasfiye olduğu, onun yerine Ermeni bir
avukat olan Selina Doğan ve saygıdeğer bir Arap Hıristiyan
ekonomist olan Selin Sayek Böke’nin geldiği anlatılıyor. Burada
derginin kimliklere atıf yapmasında sorun görmüyorum, sorun
objektif bir dil kullanma iddiasındaki dünyanın en yaygın
dergilerinden birinin adeta CHP PR’cısı gibi bir makale
yayımlaması. Hem de rahatsız edici Batıcı, üstten bakan bir
dille... Ve Batılı okura CHP’yi şirin göstermek için 2 Hıristiyan
ismi zikrederken Erdoğan’ı hedef alarak çok sert eleştiriler
getirdiği Ak Parti bünyesindeki Markar Esayan’ı ya da Başbakan’ın
başdanışmanlığını yapan Etyen Mahçupyan’ı hatırlamaması...
Sonra Bugün gazetesi: Şimdiki tartışmanın kaynağı işte bu görece
eskimiş makaleyi daha yeni keşfeden Bugün gazetesinin büyük bir
heyecanla ‘Vaftiz Edilmiş’ başlığı atarak, ‘Hıristiyan avına’
çıkması. (Gerçi bazı internet siteleri 2015 Kasım’ında bu analizden
komplolar üreterek ‘Batı Kılıçdaroğlu’nu tasfiye edip yerine
Hıristiyan Böke’yi getirmek istiyor’ şeklinde inciler döktürmüştü
ama onlar arada kaynadı gitti.) Muhafazakâr kesimin bir bölümü
maalesef bu haberde de izlerini gördüğümüz ayrımcılıkla
Hıristiyanlığa gizlenmesi gereken bir ayıpmış gibi bakıyor.
Ulusalcıların tek tipçi, ayrıştırıcı yaklaşımından bunun bir farkı
yok! İslam’ın bugün bu kadar yanlış etiketlenmesinde bu tutumun da
payı var...
Sonra da Bugün üzerinden muhafazakârlara vurmak için fırsat
kollayan uyanıklar: Siz farklı mısınız ki? Hıristiyan düşmanlığı
tipik bir Kemalizm hastalığıdır aynı zamanda. Yunanlıları denize
dökerken bütün Hıristiyanları yeminli düşman ilan etmiş, dini
simgeleri yalnızca Müslüman okullarından değil, Hıristiyan
okullarından da kaldırtmış, papazların kıyafetleriyle dolaşmalarını
yasak etmiş bir ideolojiden bahsediyoruz! 2005-2006’da Ak Parti’yi
devirmeye yeminli çevreler tarafından aynı zamanda nasıl da
‘Misyonerlik hortluyor’ adı altında düzmece haberler üretildiğini
unuttuk mu? O haberlerde açıkça Hıristiyan düşmanlığı vardı.
Kısacası: Maalesef Selin Sayek Böke üzerinden yaşanan tartışmanın
kaynağı tek bir kesime ya da tek bir yayına indirgenemeyecek kadar
derin. Sevgili Abdülkadir Selvi Yeni Şafak’ta 14 Ocak 2015 tarihli
yazısında hatırlatmıştı: Bu döneme kadar, 92 yıllık cumhuriyet
tarihinde topu topu 24 gayrimüslim milletvekilimiz oldu. 27 Mayıs
1960’tan 1996’ya kadar Meclis’e giren tek bir gayrimüslim yok!
Tayyip Erdoğan ve Ak Parti cumhuriyet tarihinde Hıristiyan
vatandaşlara yönelik en geniş kapsamlı açılımları yaptı.
Gayrimüslim cemaatlerine 2 milyar dolardan fazla vakıf malı bu
dönemde iade edildi. Sümela yıllar sonra ibadete açıldı, geçen yıl
Mardin’de bir Protestan kilisesi ibadete açıldı. Cumhuriyet
tarihinde ilk kez Yeşilköy’de bir kilise yapma sözü verildi, vs.
vs... Yeterli mi? Elbette değil, Heybeliada Ruhban Okulu hâlâ
kapalı, azınlık okullarına kayıtta ayrımcı uygulamaların devam
ettiği kulağımıza geliyor ancak yılların ayıbı ve kökleşmiş bir
önyargıyla karşı karşıyayız maalesef.