Sen senin yapabildiklerini yapamasaydın, üzerine hiç düşünmediğin, kıymetini pek de bilmediğin becerilerinden bazıları olmasaydı, yürüyemeseydin ya da duyamasaydın ya da göremeseydin yine sen olur muydun? O 'sen' hangi hayatı yaşar, neler hisseder, hangi deneyimlerin içinden geçerdi? Böyle şeyleri pek de düşünmüyoruz değil mi? Hadi itiraf edelim, hepimiz öyle çok mevcut kendimizle ve rutinimizle meşgulüz ki, içinde bulunduğumuz 'biz'den çıkmaya, bizim kadar şanslı olmayanların, dezavantajlıların 'biz'i üzerine düşünmeye pek de vakit bulamıyoruz. Ben dün bu vakti buldum. Ve hayatımın en ilginç deneyimlerinden birini yaşadım...
Sevgili meslektaşım Ayşe Baykal günler öncesinden “6 Aralık’ı boş bırak ama bana bir şey sorma” diye son derece gizemli bir davette bulunmuştu. Tek istediği saat 1’de Gayrettepe Metro İstasyonu’nda olmamdı.
Tabii ki tam 1’de oradaydım. Her konuda mütevazı olabilirim ama dakiklik konusunda asla…
Ayşe beni metro istasyonunun bir üst katındaki kafede bekliyordu. Açık söyleyeyim daha önce dikkatimi çekmemişti. Burası meğer duyduğum ama hiç görmediğim Diyalog Müzesi’nin kafesi imiş ve Ayşe buranın gönül elçiliğini yapıyormuş.
DENEYİM TÜNELİ
Diyalog ya da Karanlıkta Diyalog 20 Aralık 2013’te açılmış olan bir ‘deneyim tüneli’. Müze demiyorum zira klasik müze kavramı ile hiç ilgisi yok.