Salı günü belim beni yeniden yokladı. O nedenle çarşamba günkü yazımı yazamadım ancak birkaç gündür izlediğim kadarıyla köşe yazarlarının önemli bir kısmı Türkiye’deki Suriyeliler konusunda çok tehlikeli sularda yüzüyor.
Göçmenlere karşı dışlayıcı bir nefret söylemi anaaakım Türk medyasında da artmaya başladı. Sosyal medyada zaten "Suriyeliler defolsun" gibi korkunç ırkçı söylemler çok yaygın.
SOLİNGEN GİBİ FACİALAR OLURSA ÇOK ÜZÜLÜRÜZ
Bu çok hassas ve patlamaya hazır bomba gibi olan konuda eğer anaaakım medya, sosyal medya popülizminin tuzağına düşerse yarın Solingen faciası benzeri hiç istenmeyen olaylar meydana gelebilir. Türkiye, son derece onurlu bir tutum aldığı mülteciler konusunda tam da bu tutumun aksi bir şekilde tüm dünyaya rezil olacak duruma gelirse hepimiz çok üzülürüz. Bunda da medya figürlerinin önemli rolü olduğu kayıtlara geçer. Herkes geleceği düşünerek davranmalı. O yüzden "Dikkat! Dikkat! Dikkat!" diyerek herkese seslenmek istiyorum.
Dünyanın her yerinde siyasetçiler göçmen düşmanlığı üzerinden siyasi rant elde etmek isteyebiliyor. Türkiye’de de özellikle CHP ve İYİ Parti çevresinde göçmen düşmanlığı yapılıyor. MHP’nin de siyasi ideolojisi gereği göçmen düşmanlığı yapması beklenebilir ama özellikle Devlet Bahçeli bu konuda sağduyulu ve dengeli davranarak yatıştırıcı bir işlev görmeye gayret etti şu ana kadar.
"AYDIN" KİMLİĞİNİN BİR SORUMLULUĞU VAR
Bu konuda kamusal aydın vasfı taşıyanların çok daha dikkatli olması şart. Bu kimliğin ciddi bir sorumluluğu vardır. Batı medyasında da marjinaller dışında hiç kimse anaakım içinde mültecilere dışlayıcı söylemde bulunamaz. Hatta marjinal medyada bile olsa aleni ırkçı söylemler yargı eliyle cezalandırılır.