Geçen hafta o dehşet terör saldırısı olduğu sırada masama şimdi yazmakta olduğum yazı için oturmuştum. Bu gün tamamlamak niyetindeyim kafamdakini. Maalesef 100’den fazla ölü, onlarca yaralı ve bunların üzerinden bitmeyen birbirimizi yemeleri fonda bırakıp yeniden Aziz Sancar’a dönmek istiyorum. Zira Nobel Kimya Ödülü’nü bu bilim insanımızın almasıyla hem nihayet milletçe sevinmiş hem de bir tartışmaya tanıklık etmiştik.
Bu tartışma Sancar’ın etnik kimliği üzerineydi. BBC’nin Sancar’a Arap mı, Türk mü olduğunu sorması profesörü çok kızdırdı. ‘Türk’üm diyerek tartışmayı kapattı. Daha sonra Güneydoğulu olmanın insanları bu sorulara maruz bıraktığı açıklamaları takip etti ve genel olarak böyle bir soru sorulmasının Nobel gibi büyük bir başarı söz konusu olduğunda çok düşük ve bu başarıyı gölgeleyici olduğu tezi medyada işlendi. Herkes de buna kafa salladı. Bilim gibi ‘ulvi’ şeyleri konuşurken kim olduğumuzu konuşmanın ‘ilkellik’ olduğu vurgusu bu tartışmalara hâkim oldu. ‘Ah ne hale geldik’. ‘Dünya ne konuşuyor, biz ne konuşuyoruz’ türünden sayıklamalar galiba bu tartışmanın BBC’den çıktığı unutularak bol bol yapıldı.
Peki ama Aziz Sancar’a Türk mü, Kürt mü, Arap mı olduğu sorusunu yöneltmek onu neden bu kadar kızdırdı? Bu bir. Onu kızdırırken bizim medyayı neden öfkelendirdi? Bu iki.
Aziz Sancar’ı kızdırdı, çünkü Sancar kelimenin tam anlamıyla bir cumhuriyet çocuğu. Kemalistsistemin kimlikleri erittiğin sürece herkesi fırsatta eşitleyen ve kapılarını devletin makbul olarak çizdiği sınırlara riayet eden Anadolu gençlerine sonuna kadar açan işleyişinin bir meyvesi. Kimliğini üst kimlikte eritmiş, ulusalcılığın bütün söylemlerini benimsemiş bir figür. Onun için Kürt mü, Arap mı olduğunu sormak Türklüğe hakaret. Tipik bir Kemalist Aziz Sancar.