Perşembe günü Washing-ton’da, ABD Kongresi binasında içlerinde eski ABD büyükelçisi James Jeffrey, Amerikalı sivil toplum görevlileri, gazeteciler ve akademisyenlerin ve Türk ve Amerikan işadamlarının bulunduğu bir gruba 15 Temmuz’u anlattık. Açıkçası, gitmeden önce birtakım endişelerim vardı. Malum, Batı medyası uzun bir süredir tamamen anti Erdoğan bir çizgide. Bu çizgi 15 Temmuz gibi bir badirede dahi yaşananların üzerini örtme refleksini beraberinde getirdi. Darbe girişimini canları pahasına alt eden bir toplumu görmemekte ısrar ettiler. Darbecileri kınadıklarından çok daha fazla darbe sonrası bazı uygulamaları kınadılar. Ben o nedenle Washington’da karşılaşacağımız havanın pek de olumlu olmasını beklemiyordum. Yanılmışım…
Şayet 15 Temmuz’u olduğu gibi, kişisel gözlemlerinizi ve yaşanan
acıları gizlemeden anlatırsanız insanlar çok etkileniyor. Perşembe
günkü toplantıda genel olarak kendimizi ifade etmek için ne kadar
az çaba gösterdiğimizi gördüm. Biz o toplantıda normal gibi görünen
bir cuma akşamı yaşamlarımızın nasıl altüst olduğunu, binlerce
insanın hayatı pahasına demokrasiyi korumak için nasıl yollara
döküldüğünü, 15 Temmuz’un bizim 11 Eylül’ümüz olduğunu anlatınca,
kurbanların o salondaki insanlar gibi sıradan siviller olduğunu
gözler önüne serince salonda oluşan empati havasını iliklerimize
kadar hissettik. Böyle toplantıların çoğalması şart…
Bir kez daha gördüm ki gerçeklerin önünde hiçbir propaganda
duramıyor. Öte yandan, eleştiriye açık olmak ve somut olaylardan
ayrılmamak dünyayı ikna etmek için çok önemli. Zira Türkiye’deki
bazı meselelerle ilgili, basın özgürlüğü ya da OHAL uygulamaları
gibi başlıklarda eleştiriler yöneltmek ayrı, 15 Temmuz ve FETÖ’yü
bütün gerçekliğiyle kavramak ayrı. İlkine açık bir tavır
sergilerseniz, ikincisinin vahametini kavrayan kulaklar
buluyorsunuz...
FBI sordu: Pensilvanya’ya neden gittiniz?
Washington’da MÜSİAD’ın ABD ayağının yöneticileriyle bir akşam
yemeğinde buluştuk. Faaliyetlerinden bahsederlerken konu iki ay
önce FBI’ın kendilerini sorgulamasına geldi. Böyle bir haber, üstü
kapalı olarak basına yansımıştı. ‘MÜSİAD’a FBI sorgusu’ denmişti
ancak detaylar yoktu. Arka planını derneğin başkanı Mustafa
Tuncer’den dinledim. Çok ilginç bir hikâye çıktı.
MÜSİAD ve Türk-Amerikan Yönlendirme Komitesi (TASC) bir süredir
Türkiye’nin tezlerini ABD’de anlatmaya çalışıyorlar. Bunların
içinde FETÖ ile mücadele