MEB’in geçtiğimiz günlerde Evrim konularını lise müfredatından çıkarması ve Türk çocuğunun Evrim’in ne olduğunu öğrenemeden liseden mezun olacak olması yalnızca Türkiye’de değil dünyada da büyük yankı uyandırdı. Bütün ülkeler, ilkokuldan başlayarak eğitimin her kademesinde çocuklarına Evrim’i genişleterek verirken, Türkiye’nin Suudi Arabistan’dan sonra Evrim’i öğrencilerinden saklayan 2. ülke konumuna düşmesi herkesi endişe ettirdi…
Evrim’i hepimiz öğrenmeli ve yeni kuşaklara mutlaka öğretmeliyiz. Çünkü Evrim bize kim olduğumuzu, ne olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve neden böyle olduğumuzu öğretir. Büyük Patlama’yla 13.7 milyar yıl kadar önce genişlemeye ve soğumaya başlayan Uzay – Zaman’da kimyasal, fiziksel, biyolojik, kültürel ve her şeydeki evrim süreçlerini bize gösterir. Varlığımızın kökenlerini doğru anlayabilirsek, yaşam dediğimiz ve her birimizin yalnızca bir kereliğine sahip olabileceği bu muhteşem fırsatı, mucizeyi, hediyeyi nasıl değerlendirmemiz gerektiğini daha doğru bulabiliriz.
Bütün canlılar doğada hayatta kalma ve üreme mücadelesi verirler. Tüm canlıların amacı, hayatta kalmayı başarmak ve çoğalarak genlerini gelecek nesillere aktarmaktır. Evrim, bu vahşi ve koşulları sürekli kaotik bir şekilde değişen mücadelede en hızlı, en güçlü, en dayanıklı veya en zekiden yana değil en uyumludan yana olur. Evrim süreklidir, türleri değiştirir, yeni türler yaratır, var olanları yok eder. Evrim asla durmaz ancak çevre koşullarında değişim yavaşlarsa uyum ihtiyacı da azalacağı için evrim de yavaşlar.