Herşeyin bu kadar değersizleştiği ve ucuzlatıldığı bir dönem hatırlamıyorum ne yazık ki. Ankara, önceki gün kelimenin tam anlamıyla kana bulandı. Başka bir ifadesi yok. Bu kanlı bir terör saldırısı, ülkenin başkentinde ve birkaç saat sonra bir miting yapılmasa bile, insan akışının en yoğun olduğu bölgede gerçekleşiyor. Yüzden fazla insanımız hayatını kaybetti. Çok sayıda yaralı ve üstelik aralarında durumu ciddiyetini koruyanlar var.
Böyle bir durumda bir ülkenin oturup başına gelenleri doğru dürüst düşünmesi ve olabildiğince soğukkanlı bir yaklaşımla ele alması gerekir.
Ama ne gezer.
Herşey bir güç savaşının parçası. Herşey bir kavgada fütursuzca kullanılacak kadar değersiz. Herşey orada ya da bir başka yerde hayatını kaybeden, yaralanan insanları hiçe sayacak kadar ucuz.
Bu ülkede bir siyasi partinin genel başkanı var. Arkasında dağ var, örgüt var, terör var, yargısız infazlar var. İnsanların özgür iradesini yok sayan ve seçimlerde sandıkları bile kontrolüne alan bir silahlı şebeke var. Yine hepsi bu ülkenin çocukları olan askeri, polisi, korucuyu, kurban eti dağıtmaya giden masumları katleden bir kanlı güç var.
İşte o genel başkanın Ankara’da hunharca katledilen insanlar için döktüğü gözyaşına inanmamız için kampanya başlatılıyor. Onun samimiyetine inanmamız, hatta onu bir barış elçisi olarak kabul etmemiz isteniyor! ‘128 yoldaşımızı kaybettik’ derken, onca masumun kanında eli olduğunu unutmamız isteniyor!