Seçimlere doğru hızla ilerliyoruz. Son bir haftada gerek meydanlarda, gerekse sokakta edindiğim izlenim, AK Parti’nin yeni dönemde de iktidarın en güçlü adayı olduğu. Zaten yakın gelecekle ilgili tartışmalar, kimin iktidar olacağı üzerinde değil, nasıl bir modelle yola devam edileceği üzerinde yoğunlaşıyor.
Üç dönem boyunca Tayyip Erdoğan liderliğinde yoluna devam etti AK Parti. Her seçimde oyunu artırdı, girdiği her seçimi ve referandumu kazandı. Erdoğan’ın halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olmasının ardından da dördüncü dönemini Başbakan Ahmet Davutoğlu liderliğinde sürdürüyor.
Kuşkusuz 7 Haziran’da ortaya çıkacak sonuç, yeni Türkiye mimarisinin boyutlarını ciddi ölçüde etkileyecek. AK Parti’nin sadece seçimi kazanması değil, hangi sonuçlarla kazandığı, ayrıca parlamentoda nasıl bir dengenin oluşacağı da bu mimariyi etkileyecek. HDP’nin alacağı sonuç, sadece kendisini değil, yakın gelecekte Türkiye’nin bölgesel rolünü etkileyecek kadar önemli. Galiba bunun en az farkında olan HDP yönetimi ve akla hayale gelmeyen çıkışlar, eskimiş statükocu bir söylem, değer karşıtlığı ve karanlık ittifaklarla yola devam ediyor.
Her insanın olduğu gibi toplumların da kendi hafızalarında yaşayan bir öyküleri vardır. Zamana ve bakış açısına göre değişiyor gibi görünse de, esasen herkes kendi öyküsünün pekala farkındadır. Mesela Kürtler’in bu coğrafyada varlığını ifade ederken veya tanımlarken kullandığımız unsurların her biri, bir şekilde doğruyu yansıtır, ama hakikat bundan daima fazlasıdır.