Pazar günü sandığa gidiyoruz. Yine bir genel seçim ve yaklaşık beş ay önceki seçimin kelimenin tam anlamıyla tekrarı.
7 Haziran’da sandıktan çıkan sonuç; pek çok koalisyon denklemine matematik olarak açık görünse de pratik olarak mümkün olmadı. Bu durumu ikide bir Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bağlamak isteyenler ya da AK Parti’nin politikalarıyla bağlantılı görenler, yakın tarihi görmezden geliyorlar.
Toplumsal hafıza dediğimiz zaman tek tek bireylerin hafızasından değil; bir bakıma kolektif bir şuurdan bahsediyoruz. O nedenle ‘kimse koalisyon dönemlerini hatırlamıyor yahut pekala bu ülke koalisyonla da yönetilir’ diyenlerin bu farka dikkat etmesi gerekiyor. Toplumsal hafıza canlıdır, bir tecrübedir, birikimdir. Daha geniş ifadesiyle milletler bu hafızayla olup biteni anlamaya ve geleceğe yürümeye gayret ederler.
1950’den bu yana yapılan seçimler, aradaki askeri darbeler, meşru iktidarlara yönelik gizli açık müdahaleler, bir satır tarih okumamış bile olsa toplumsal hafızada ciddi bir karşılığa sahip. Bir partinin tek başına iktidar olamayıp, koalisyonların olduğu dönemler, kelimenin tam anlamıyla ‘fetret’ dönemleri oldu. Bir yandan kendi içimizde kısır çekişmelerle boğuştuk. Öte yandan dünya değişirken, hatta dünya yeniden kurulurken olup bitenin dışında kaldık. Kendimize gösterilen yere razı olduk. Rolümüz hakkında fikir sahibi olmak bir yana, dağıtılan rolü lütuf gibi görmeye zorlandık.