Türkiye’nin etrafındaki hareketlilik, hangi alanlarda ve ne düzeyde bizi etkiliyor? Bir adım ötesine geçersek bizi nasıl şekillendiriyor? Çok açık ve net olarak ifade etmek gerekiyor ki, bu sorunun cevabıyla yeterince ilgilenmiyoruz. Oysa şu veya bu şekilde akıbetimizi doğrudan ilgilendiren bir sürecin tam ortasındayız.
Karar verici olarak tanımladığımız ve bir şekilde ülkenin kaderine yön verdiğini varsaydığımız isim ve kesimler, mutlaka böyle bir olağanüstü durumun farkında olmalı. Aksini düşünmek bile korkunç. Ancak bazı gelişmeler, bu farkındalığın yetersiz olduğunu bize söylüyor. Yaklaşık dört yıl önceki bir yazımdan bazı alıntılar yapmak istiyorum:
‘...Türkiye’deki İslami siyasi tecrübe, gerek uluslararası merkezler tarafından, gerekse geniş bir coğrafyada dikkatle ve yakından izleniyor. Milli Nizam Partisi ve Merhum Necmettin Erbakan eliyle başlayan ve farklı isimler altında da olsa siyasi partiler üzerinden devam eden akımın, İslami tecrübenin ana damarı olduğu söylenebilir. Keskin bir kopuş yaşanmış gibi görünse de, Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin, bu damardan hala beslendiğini ifade etmek herhalde yanlış olmaz.’ (Star, 2 Eylül 2011)