Bazı konuları sıcak gündem haline gelmeden konuşmak elbette daha doğrudur. Daha soğukkanlı ve yerinde bir analiz imkanı bulursunuz en azından. Ancak ne yazık ki bizim böyle bir geleneğimiz yok. Olup biten ancak ‘ateş topu’ haline gelirse dikkatimizi çekiyor.
Türkiye ve Rusya ilişkilerine dair son yıllarda çok sayıda yazı kaleme aldım. Açıkçası, bu yazıların merkezinde Suriye sorunu vardı. Ama Rusya’nın dünyadaki ve bizim bölgemizdeki konumu, önemi ve karşılığı; her zaman daha fazlasını konuşmayı hak ediyor. O nedenle, son günlerde yaşanan ‘hava sahası ihlali’ gündemine fazlaca saplanmadan, Rusya üzerine, daha doğrusu Rusya üzerinden yeni dünyayı konuşmaya devam etmek yararlı olabilir.
Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından devasa Sovyet imparatorluğu, geçmişe oranla hayli küçülmüş olsa da; aradan geçen zaman Rusya’nın ağırlığının aynı ölçüde azalmadığını gösterdi. Nitekim daha çok Vladimir Putin’le temsil edilen ve özellikle son onbeş yıla damgasını vuran Rus politikası, neredeyse her adımında kendi değerini ve önemini dünyaya hatırlatma çabası oldu bir bakıma.