Uyanma tepeden başladı. Emlak Konut Genel Müdürü acı konuştu. Böyle konuşmaya devam ederse görevinden atarlar.
Şunları söyledi:
“Son dönemde Türkiye’de aşırı lüks yapılar inşa edildi. Avrupa’daki otellerde bile Türkiye’deki lüks yok. Metrekaresi 3500 TL’ye satılan dairelerin içinde bile hamam var. Artık aşırı lüksten uzaklaşan daha mütevazı bir yapılaşmaya geçmemiz gerekiyor…”
Bravo müdüre!
İsrafın acı sonunu anladı.
Biraz geç anladı.
Müdür Bey’in; Cumhurbaşkanı Ankara’da israfı bol 1150 odalı kışlık saray yaptırdıktan sonra bir de Marmaris Otluk Koyu’nda deniz kıyısında 300 odalı yazlık saray yaptırmaya da başlayınca uyanması gerekirdi. Konut sektöründe; “satışların düşüp fiyatların yüzde 20-30 geri gitmesi” saray yapımlarıyla aynı tarihlere denk geliyordu.
Demir fiyatı arttı.
Çimento fiyatı arttı.
Tuğla, kiremit.
Kum, çakıl.
Kereste, cam.
Boya fiyatı arttı.
Konutun satış fiyatı ise düştü, düşüyor. Çünkü “ben çok zekiyim; hamamlı daireyi alırım, fiyatı artar Arabistanlı zenginlere satarım, kazanırım” hesabı yapan alıcı da aptal değil, uyandı!
Hamamlı daire bile satılmıyor.
İnşaat sektörü kıvranmakta.
Anlayacağınız: Ekonominin karnında “konut sektörü patlamaya hazır israf balonu” olarak yerini aldı.
* * *
Öte yandan, seçim tahminlerini yüzde 1-2 yanılgı payıyla tam isabet bilen araştırma şirketleri, “halk ne yiyor, ne içiyor, mutfaklarda en çok hangi yemekler pişiyor?” üzerine araştırma yapmaya koyuldular.
Sonuçlar yayınlandı.
Evlerde en fazla pişen:
Çorba.
Makarna.
Pilav.
Araştırma şirketi vatandaşa; “paran olsa buzdolabına ne koymak istersin?” diye sormuş.
100 kişiden 68’i:
“1 kilo et koyarım” demiş.
Halk, mutfağında “1 tas çorba ile 2 yaprak marul” arasına sıkıştı ve ekonomik büyümenin atar damarı “hamamlı daireler” de satılamaz oldu.