Bir yanda: Yaşatmak isteyenler. Öbür yanda: Öldürmek isteyenler. 29 Ekim “öldürmek isteyenlerle yaşatmak isteyenlerin saflaşmamasına” dönüştü. 93 yıl öncesinin 29 Ekim gününü sevenler, onu korumak istiyor. 29 Ekim gününe nefretle bakanlar, onu yok etmek peşinde.
Başkanlık isteniyor ya!
29 Ekim'i öldürmek için.
29 Ekim, kafayı değiştirdi.
Eski kafayı attı.
Kurtuluş Savaşı ile arkasından gelen devrimler büyük sarsıntı yarattı. Kulluk bilincinden, millet bilincine geçildi. Böylece “İslamcı Başkan aramak” geride kaldı. 93 yıl önceki 29 Ekim'in hedefinde; ulusun başına “İslamcı Başkan oturtmak” için yeni anayasa yapmak yoktu. 29 Ekim'in hedefleri arasında; apartman üstü cami yaptırmak da yoktu. Ordunun içine “cinlere, mucizelere, dogmalara inanmış Fetullahçı subayları sokmak, sızdırmak, sokulmasına ve sızdırılmasına göz yummak da” yoktu.
Bugün açıkça görüyoruz.
Olaylar bize anlatıyor.
Bugün “darbe yapmaya kalkan Fetullahçı subaylar” ordunun içine “İslamcı başkan olma arzusu” taşıyanlar sayesinde sızdı, sokuldu.
* * *
29 Ekim'i sevenler!
(Ben de sevenlerdenim.)
29 Ekim'in ilk günkü gibi korunmasından yanayız. 29 Ekim, durağanlığı yırtıp atmak, değişimin önünü açmak içindi. 29 Ekim, “tarihimizi bir hanedan tarihi olmaktan kurtarmak” içindi.
Akılcıydı.
Aydınlanmacıydı.
İlericiydi.
Özgürlükçüydü.