Koyu bir magazin haberciliğine dönüştü. Ve “Allah
senden razı olsun Reis…” propagandasına çevrildi.
Ayıptır.
Aymazlıktır.
Gafil kalmaktır.
Önceki gün ve dün yayınlanan gazete ve TV haberlerine bakın: Çok
parası vardı, genç güzel kadınları “turnikeden” geçiriyordu. 100
odalı boğaz konaklarında oturuyordu. Villasının içinde 127 gizli
kamera bulundu. Her biri sıfır kilometrede 15 lüks araba sahibiydi.
Aylık kazancı 10 milyon doları bulmuştu. Onun istediği tipte
elmacık kemikleri çıkık, dudakları dolgun kedicik olabilmek için
kadınlar 60-70 bin TL ödenerek estetik ameliyattan
geçiriliyordu. 86 şirketi vardı. Hayali ihracat yapıyor, kara
para aklıyordu. Önceleri Fetullah’a sövüyordu, FETÖ’cü
bir savcı onun açığını yakaladı ve Adnan Oktar kendi TV’sinde
Fetullah’ı övmeye, göklere çıkartmaya başladı. 2010 yılından beri
FETÖ lehine çalışıyordu.
Çok salçalı haberler.
Hepsi polisten ve savcıdan alınmış bu
haberler; “Adnan Hoca gerçeği
nedir?” sorusunu açıklamıyor.
* * *
Bu toplum.
Bu polis.
Bu adalet.
Bu siyaset.
Bu İstanbul.
Zengin, varlıklı, okumuş, kültürlü, etkili, sözü geçen insanların
mekanı bu İstanbul Boğaziçi, böyle bir adamı 30 yıl boyunca niçin
var etti, yaşattı, “din bilgini hoca
mertebesine” çıkardı? Meclis Kütüphanesi onun 72
kitabını niçin kitaplığına koydu? Bu kitapları Meclis üyesi
milletvekili kimler okudu? Suçlu olarak konulduğu hapishaneden
aklanarak nasıl kurtuldu? Şizofren teşhisiyle yatırıldığı akıl
hastanesinden “aklı da yerinde fikri
de…” raporu alıp nasıl çıktı?
Bu adamın sırrı nedir?
Kızlarını ve oğullarını bu adama kaptırmış varlıklı anneler ile
babalar; “Dini, Allah’ı, Peygamber’i kullanıyordu. Kendini
çocuklarıma peygamber olarak tanıttı. Kızım, 15 yaşındayken bu
adamın ağına düşürüldü. Ne yaptıysak kurtaramadık. Çok acı çektim.
Beyin yıkıyor. Aldatıyor. Kandırıyor. İkna gücü var” diye
anlatıyorlar.