Parti dinlemiyor. İdeoloji takmıyor. İnanç gözetmiyor. Bünyeyi
zayıf bulunca saldırıyor. 17 yıllık AKP iktidarı döneminde AKP
belediyelerinin yüzde 90’ına girdi. Bu mikrop korundu, kollandı,
semirdi, güçlendiği için AKP büyük kentleri yitirdi.
Bulaşıcı, adi mikrop!
2 koldan saldırıyor.
BİR: Siyaseti, parti başkanının, bakanların,
milletvekillerinin, belediye başkanlarının ve onların yakınlarının
gelirlerini, servetlerini “maaşlarını
şişirme” aracı olarak kullanıyor.
İKİ: Bu ahlaksızlığı örtmek için de
“denetimi partileştirip” kendini kalıcı ve
bulaşıcı yapıyor. Bu mikrobun kökünü kurutucu olması gereken
Sayıştay, bir bakıyorsunuz “mikropla barışık yaşamayı
seçmiş iktidar ağzıyla” konuşmaya başlıyor.
Saldırgan mikrop!
Halkı soyarak semiriyor.
Şimdi CHP’ye göz dikti.
CHP belediyelerine saldırıyor, bulaşıyor. Ancak CHP yönetimi,
başta Kemal Kılıçdaroğlu, mikrobun
halkın “yeni umudu haline gelen CHP
belediyelerine” girmemesi için bütün samimiyetiyle
karşı çıkıyor. Mikrobu davet eden belediye başkanlarını
hemen “karantinaya” alıyorlar.
Umutlanıyoruz.
★★★
Damadını atadı.
Kuzenini atadı.
Gelinini atadı.
Eniştesini atadı.
Bunlar gazetelerin ve TV sunucularının “yeni
haber” başlıkları.
Nereye atadı?
Belediye şirketlerine.
Adi aşağılık mikrop, yaşama ve çoğalma ortamını merkezi hükümetin
yönetimindeki devlet kuruluşları ile belediye şirketlerinde
buluyor. Bir isimsiz kahraman tanıdığım, 68 kuşağından solcu bir
arkadaşım var.
Adı Şenol Sarrafi…
Kendisi müfettiş.
Uzun süre Başbakanlık Denetleme Kurulu üyeliği yaptı. Devlet
şirketlerinin soyulmasına yılmadan karşı çıktı, oradan oraya
sürüldü, şimdi emekli oldu. İstanbul’da yaşıyor.
İstanbul Belediye Şirketleri’nin bulabildiği son bilançolarını
incelemiş, “ahlaksız mikrobun” nerelerde
semirip büyüdüğünü ve kendini nasıl gizlediğini saptamış.
Bilgiler gönderdi.
★★★
Şenol Sarrafi’nin (Reza Zarrab ile akrabalığı,
ilgisi yoktur) gönderdiği bu bilgileri gazete yazarlığı diline
çevirip sizin için kolay anlaşılır hale getirdiğimde şunu
gördüm.
Belediye şirketlerinde:
Gelirler şeffaf.
Harcamalar bulanık.
Şirketlerin gelirleri belli fakat mal ve hizmet alım giderleri
bilinemez, hesap verilemez, karanlık. Bu karanlık bölge ahlaksız
mikrobun en sevdiği yer. İktidar yakınlarının vakıflarına bağışlar,
iktidar yakınlarının firmalarıyla mal alış verişi, tarikatlarla
ticaret hep bu karanlık bölge içinde kalıyor. Şirketin çapına göre
büyük, çok büyük harcama kalemlerinin nerelere, nasıl yapıldığı
bilançolarda gizli tutuluyor?
Daha açık yazayım.
Hesap verebilirlik!
Karartılıyor.
Birkaç örnek:
İSPARK:
Yıl 2018.
Geliri: 357.6 milyon TL. Harcaması (Gideri): 353.2 milyon TL. Mal
ve hizmet alımına ihtiyacı olmayan İSPARK, bu kadar harcamayı
nereye, nasıl yaptı?
Karanlık.
İSKİ:
Yıl 2018.
Malzeme gideri: 651.2 milyon TL. Hizmet alımı: 636. 5 milyon
TL. Malzeme ve hizmet alımları kimden, nasıl yapıldı. Hiçbir
ayrıntı ve bilgi yok.
Karanlık.
KİPTAŞ:
Yıl 2017.
KİPTAŞ’ın 2016 yılında 355.8 milyon TL olan net kârı 2017 yılında
yüzde 98 oranında gerileyerek 4.4 milyon TL’ye inerken şirketin
sattığı konutların maliyeti 2016 yılında 971.9 milyon TL oldu. Bu
maliyet miktarı, 2017 yılında ise yüzde 35 artarak 1.310.8 milyon
TL’ye fırladı. Bu kadar büyük maliyet artışına konu olan mal ve
hizmetler nasıl, kimlerden alındı.
Karanlık.
★★★