Fetullah'a vidalı (şimdi bağlantılı anlamında iltisaklı
diyorlar) subayların orduya sızmasına ve sızdırılmasına göz yumdu
diye hakkında çok acı eleştiri yazıları yazıldı. Ancak Hilmi Özkök,
elinde dosyalar, belgelerle; “Fetullah'çı yapılanmanın orduya
sızmasının çok tehlikeli olduğunu” da anlattı. Yeniden AKP Genel
Başkanı seçilen Tayyip Erdoğan da toplantı masasında dinledi.
Ertesi gün, Genelkurmay Başkanı'nın uyarısını gazeteler yazınca
İktidar partisinden bir bakan, “Biz bu sözleri dikkate bile
almayız” diye özetleyeceğim açıklamalar yaptı.
Fetullah, korundu, kollandı.
Sızdıkça sızdı.
Askerlere bağırdılar.
Sen askersin, sus.
Otur oturduğun yerde.
Daha neler, neler dediler.
Arşivlerde var.
Çözüm süreci başlatılmış, “Analar ağlamasın” diye hiç kimsenin
itiraz edemeyeceği slogan bulunmuştu. Askerler yine uyarıyordu: PKK
silahını terk etmiyor, barış sürecini istismar edip silahlanmayı ve
militan toplamayı hızlandırdı. Garnizonlarımızın önünden zafer
işareti yaparak geçiyorlar.
Yine bağırdılar.
Sen sus askersin.
Doğu kentlerinde valiler aracılığıyla “askerin garnizondan ve
polisin de karakollardan çıkmamasına” çok özel siyasi özen
gösterildi.
* * *
Güneş battı, ay doğdu.
Ay battı, güneş doğdu.
Halk, aymazlığı anladı.
7 Haziran seçimlerinde AKP'nin tek başına iktidar olamayacağı
ortaya çıkınca şimdi AKP Genel Başkanı Seçilen Tayyip Erdoğan,
“Barış sürçeni bitiren” ve düşen oyları çoğaltmak için “kökünü
kazıma” edebiyatını yeniden ısıttı.
Görev yine askerindi.