Sultanahmet’te “tek odalı katları üst üste dizili sefer
tası benzeri eski İstanbul evinde” oturuyorum. Evin
penceresinden hem Ayasofya’nın ve hem Sultanahmet Camii’nin kubbe
ve minareleri görünür. Beş vakit ezan sesi.
Şikayetçi değilim.
Her seçim öncesi aynı.
Seçim sandığına gitmeye 5-10 gün kala Ayasofya’nın önünde meydanda
biri sabah namazından önce biri ikindi namazına doğru ellerinde
namazlık, başlarında takke ve örgütlü oldukları belli çoğunluğu
genç insanlar toplanırlar. Bir gün önceden kurulu ses sistemi ile
Sultanahmet Meydanı’nın her yerinden duyulabilen yüksek sesle
içinde sıkça Hz. Muhammed’in adı geçen, Kuran’dan ayetlere
göndermeli ve politik amaçlı olduğu her cümlesinden belli
konuşmalar yapılır. Hemen her seçim öncesi konuşmacılar
“Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete
açılmasını” isterler. Ayasofya’yı müze yapanı suçlarlar.
Cami yapılmasını engelliyor diye dış güçlerin işbirlikçisi laik
kesimi eleştirir, günahkar sayarlar. Hitabet yeteneği çok yüksek ve
deneyimli olduğu anlaşılan konuşmacının her üç-dört cümlesinin
bitişinden sonra kalabalık hep bir ağızdan “Allah-u
Ekber” diye vecde gelip tekbir getirir.
Namaz gösteriye dönüşür.
Kimseye zarar vermezler.
Geldikleri gibi dağılırlar.