Rahmetli başbakan Bülent Ecevit CHP’liydi. Ben onun başbakanlığı
döneminde ekonomi muhabirliği yapıyordum. Unutmadım. Ecevit,
tefeciye, aracıya, stokçuya sempatiyle bakmazdı. Belediyelerin, Et
ve Balık Kurumu’nun, Süt Endüstri Kurumu’nun, TARİŞ’in ve diğer
birliklerin aracısız satışlarını teşvik eder, piyasada fiyatların
şişmesini önlemeye çalışırdı. Ecevit ayrıca hısım, akraba, tanıdık,
partili kayırması da yapmazdı.
Sanki akrabası yoktu.
Varsa bile görmedik.
Öne çıkmazlardı.
Devletin kilit noktalarına atanmazlardı. Ecevit’in oğlu-kızı da
yoktu. Olsaydı bile Ecevit’in damadını Hazine Bakanı yapması,
teyzesinin oğlunu Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne
ataması, oğlunun, kızının kurduğu vakıflara partili
belediyenin malından-mülkünden kaynak aktarılması
düşünülemezdi.
Ecevit fakir öldü.
Siyasetçilik yapayım diye annesinden kalan evi
sattı. Başbakanlığı döneminde ülke ekonomik sıkıntıya girince
yabancı ülkede üretilmiş, döviz ödenerek ithal edilmiş Mercedes
makam aracından indi, Bursa’da kurulu otomobil fabrikasının
ürettiği yerli otomobile binmeye başladı. Şimdi bakıyorum
bugün hem Cumhurbaşkanlığı ve hem Başbakanlığın yetkilerini elinde
toplayan Tayyip Erdoğan, Ecevit’in bu özelliklerinden sadece
“tanzim satış modelini” örnek aldı.
★★★
Söz konusu tanzim olunca.
Sanki Ecevit dirildi.
Ete kemiğe büründü.
Erdoğan diye göründü.
Aracılara yani haldeki komisyoncu, pazardaki pazarcı, zincir
marketteki müdür, kasabadaki tüccar, mahalledeki manav, bölgedeki
toptancıya çok acı sözlerle hitap ediyor. Geçen gün Isparta
meydanında yine “Ispartalı çiftçi kardeşimin kilosunu
1 liradan verdiği meyveyi Ankara’daki, İstanbul’daki
vatandaşım kilosu 10-15 liraya evine götürüyorsa burada fırsatçılık
var demektir, ihanet var demektir. Kimse kusura bakmasın bunun adı
ticaret değil, vurgundur, soygundur” dedi.
Aracılar şeytan sayıldı.
Oysa bu aracılar 17 yıldan beri vardılar. 2002 yılında, 2003
yılında, 2004 yılında böyle yıl yıl gidersek 2019 yılının ocak
ayına kadar 17 yıldır aracılıktan başka bir iş yapmıyorlardı.
17 yıl melektiler.
Tek azar işitmediler.
Bu aracıların yani pazarcılar, manavlar, zincir market sahipleri,
tüccarlar, toptancıların yüzde 90’ı da zaten 17 yıl boyunca
oylarını Tayyip Erdoğan’a verip, onu desteklediler. Zincir market
sahipleri de Erdoğan’ın acılı günlerinde gazete ilanları vererek
onun acısını paylaşanların içinde yer aldılar.
★★★
17 yıl boyunca elma, armut, soğan, patates, domates, beyaz
lahana, kırmızı turp, yeşil çarliston aklınıza ne gelirse hemen
hepsinin tarla-bahçe fiyatı ile manav-market fiyatı arasında 6-7-8
kat fark hep oldu.17 yıldır fiyatlar hiç durmadı hep arttı.
Aracılar 17 yıldır melekti.
Seçime denk geldi.
Şeytan oldular!
İstanbul ve Ankara’nın muhafazakar, sağcı, ülkücü
seçmeni “17 yıldır aracıyı melek gibi gören fakat
seçim günleri gelince onu şeytan yapan” söyleme oy
verecek mi?
31 Mart gecesi çok ilginç olacak.
KALEMİN GÖR DEDİĞİ