Bankacı, başkasının parasını başkasına satan meslek sorumluluğu
yüksek. Parası olanın parasını toplayacaksın. Kendi holding
şirketlerine bol kepçe kredi (hortumlama) aktarmayacaksın. Bankayı
batırmayacaksın. Kredi verdiğin diğer holding sahiplerinin sağlam
olduğunu iyi bileceksin. İyi bilmek de yetmez, kuvvetli
teminatlara bağlayacaksın.
Bankacılık elit iş.
Hem kazancı bol.
Hem itibarı yüksek.
Para onda.
Herkes bankacıya pervane.
İtibar (güven) gitti mi bankacının pervanesi dağılır, karizması
çizilir. Devlet bankası Halkbank'ın 2 numaralı adamı genel müdür
yardımcısı Türkiye'de gül gibi bankacılığına devam ediyordu. ABD'ye
gitti, itibarsız bankacı diye tutuklandı. 5 yıl önce yazılan
fezlekede; Rıza Sarraf ile telefonda “Dubai'de buğday
yetişmez…” konuşması yapan işte ABD'de tutuklanan bu bizim
bankacıydı.
– Dubai yazmışsınız.
– Evet buğday oradan.
– Dubai'de buğday yetişmez.
– Haaa!
– Abdlulah Happani'ye söyle.
– Ne söyleyeyim?
– Transit ticaret menşe şahadetnamesinde Dubai'yi silsin, buğday
yetiştiren başka bir ülkenin adını yazsın.
-Haaa!
* * *
2012 (120663) tarihli fezlekede benzer konuşmalar yer alıyordu.
İran'a ABD ambargosunu delerken, Halkbank'ın kullanıldığı, büyük
rüşvetler döndüğü, rüşvetlerden de iktidar bakanlarının oğlan
çocukları ile yakınlarının pay kaptığı yer alıyordu. 53 kişinin
ismi geçiyordu. O isimlerden biri de bu bankacıydı.
17-25 Aralık günleriydi.
Türkiye ayağa kalkmıştı.
Fezlekede adı geçenler için “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı
çıktı ve işte ABD'de itibarsızlıktan
tutuklanan o bankacının da
itibar zedelenmesinin üstü Türkiye'de örtüldü. Ancak bu fezleke, bu
konuşmalar bu isimler ABD'nin savcılarına da ulaştı, ulaştırıldı.
Onlar Türk adaletinin aldığı “kovuşturmaya yer yoktur” kararını
tanımıyor. İsmi geçen 53 kişiden hangisi ABD'ye gelmek istese,
zorluk çıkarmadan hemen vize veriyorlar, fakat girişte ya da
çıkışta tutuklayıp “ambargo delici-rüşvet yiyici-rüşvet dağıtıcı”
diye hapse koyuyorlar.
Bu bankacı!