Kitaba da vicdana da uymaz 2 hukuk defosu yaşandı. Son günlerde
ikisini de sık sık yazıp değerli zamanınızı işgal ediyor, sabrınızı
zorluyorum.
Benim aklım almıyor.
Size sığınıyorum.
1- SÖZCÜ savcısı.
2- BARON kaçırtıcısı.
Adaletimizin ve bizi yöneten üst kadronun gelip duvara dayandığının
elle tutulur 2 göstergesidir.
“Baron” diye adı çıktı.
Gazeteler onun için “uyuşturucu
baronu” diye manşet atmıştı. 75 kilo eroinle
yakalanmış, hapiste yatıyordu. Türk Ordusu’nun Genelkurmay Başkanı,
kuvvet komutanları ve vatansever seçkin subaylarına “Ergenekon-
Balyoz” adlı kumpas davlarının sahte belge ve sahte dosyalarla
rezillik dolu hukuk altyapısını hazırlayan savcı Zekeriya
Öz’e “gizli tanıklık yapma
şartıyla” hapisten çıktı. Bir seri cinayet olayına
adı karıştığı için tekrar tutuklandı. Silivri Cezaevi’nde yatarken
gece saat 23:30’da 5 adamı ile birlikte hakim kararı ile serbest
bırakıldı. Onu salıveren Hakim Cevdet
Özcan, “iktidar partisinden eski bir
milletvekili beni sürekli arayarak bu şahsın mutlaka tahliye
edilmesi yönünde telkinde, baskıda bulundu. Devletin bu konuda
duyarlı olduğunu söyledi” dedi. Hakim eski AKP
milletvekilinin adını da mutlaka söylemiştir. Fakat 5 ay
geçti, “bu milletvekili kim?” halktan,
sizlerden, bizlerden gizlendi. Basının yüzde 90’ı iktidar
şakşakçısı olduğu için onlar “bu hukuk defosu
ile” hiç ilgilenmedi.
★★★
Baron kaçırtan biri vardı.
Eski AKP milletvekiliydi.
Kimdi o?
Prof. Dr. Burhan Kuzu’ydu diyenler oldu. Burhan
Kuzu’nun birlikte yemek masasında fotoğrafları yayınlandı. Prof.
Dr. Burhan Kuzu şu anda Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları
Kurulu’nda üyelik görevi yapıyor. Prof. Dr. Burhan
Kuzu, “fotoğraftaki benim ama hakime baskı kurarak
hapishaneden kaçmasına ortam hazırlayan iktidar milletvekili ben
değilim” demeye getiren bir açıklama yaptı.
Peki kim?
Cumhuriyet Gazetesi’nin dün yayınlanan haberine göre hapisten
kaçırtılan baron ise bir video açıklama yaparak “soruşturma
genişletilmeli diyen CHP Grup Başkanvekili Özgür
Özel’i” tehdit etti.
Ülkemiz bu hale geldi.
★★★
Biz gelelim SÖZCÜ savcısına!
İktidara muhalefet yapan SÖZCÜ’nün “FETÖ’cü olduğu iddiasını” somut
belge ve kanıtlara dayandırarak iddianame yazacak savcı arandı.
Birinci savcı araştırdı, bir kanıt bulamadı. İkinci savcı
görevlendirildi, o da araştırdı, bir somut belge bulamadı. Üçüncü
savcı, dördüncü savcı da araştırdılar, bulamadılar ve “SÖZCÜ’ye,
sahibine, yazarlarına FETÖ’cü denilemez, bu konuda somut bir belge
yoktur, nokta” dediler.
Beşinci savcı görevlendirildi.
Onun adı Asım Ekren’di.
Bilirkişi listesinde adı olmayan, gazeteciler cemiyetine üye bile
olmayan ama kendine gazeteci denilen bir bilirkişi buldu. Bu
bilirkişinin uyduruk, şişirme, kes-yapıştır, peşin
hükümlü raporuna göre iddianame yazdı. Beşinci savcı Asım
Ekren, “irtikap suçuna eksik kalkışmak” suçundan
mahkum olmuş cezası paraya çevrilmiş bir hukuk adamı çıktı.
Toplumdan gizlendi. SÖZCÜ’ye iddianame yazsın diye görevlendirildi.
Bu savcı terfi ettirildi, başsavcı bile oldu. Yasaya göre, bir
savcı mahkum olsa bile aradan 15 yıl geçince sabıkası kayıtlardan
siliniyor. İrtikap suçuna eksik kalkışan değil, adalet arayıcı
hukuk adamı sayılıyor! Asım Ekren’in aslında bu 15 yılı beklemeden
“sabıka kaydının silindiği” de ortaya çıktı. SÖZCÜ muhabiri Asuman
Aranca’nın bulup çıkardığı belgeye göre, “Savcı Ekren’in
irtikap suçuna eksik kalkışmaktan mahkum olmuş sicil kaydının
silinmesi için gerekli olan 15 yıllık süre 23 Eylül 2019 tarihinde
dolacaktı. Yasalara göre sabıka kaydının silinmesi için 6 aydan
daha fazla süre olmasına rağmen kayıt silindi.”
★★★