Burası Türkiye! Beklenmedik olaylar olur. Başsavcı vekilinin önce rütbesi indirilir, düz savcı yapılır, sonra sürülür. Hukuk böylece hapse girer. Yasama, yürütme, yargı, basın, ordu, polis, 80 milyon nüfuslu ülkenin devlet makinesi yani bütün güçler, kuvvetler, kamu imtiyazları, büyük ihaleler tek elde toplansın diye halk oylamasına başvurulur. Aynı günlerde bir adalet adamı başsavcı vekili Bayram Kuş, Cumhurbaşkanı'nın oğlu Bilal Erdoğan'ın adını, FETÖ üyesi suçlamasıyla tutuklanan Kaymakam Ali Türk'ün ifade tutanağında geçirdi diye düz savcı olarak Çorum'a sürülür.
İbret alınması gerekir.
Darende, Gaziantep'in kazasıdır.
Ali Türk Darende kaymakamıydı.
Kaymakam olmadan önce en büyük baş ağrısı “mülakat sınavlarında” başarısız olmasıydı.
BDDK'ya başvurdu.
Yeminli murakıp olacaktı.
Yazılı sınavı geçti.
Mülakat sınavında elendi.
Yılmadı.
BDDK'ya yine başvurdu.
Yine yazılı sınavı geçti.
Yine mülakatta elendi
* * *
BDDK'dan umudunu kesti.
Uzman alacaklardı.
Başbakanlık'a başvurdu.
Uzmanlık sınavına girdi.
Yazılıdan geçti.
Mülakat sınavında çaktı.
Yılmadı.
Kararlıydı.
Devlete kapağı atacaktı.
Telekomünikasyon var.
Üst Kurul için başvurdu.
Yazılı sınavı geçti.
Mülakata çağırdılar.
Mülakattan yine çaktı.
Kaymakamlık sınavı vardı.
Başvurdu.
Diploması, bitirdiği okul.
Aldığı notlar tutuyordu.
Mülakatta yine çaktı
* * *
Ne yapacaktı?
Yıllar akıp geçiyordu.
2008 yılına gelindi.
Bir kaymakamlık sınavı daha açıldı. Başvurdu. Yine mülakat sınavına çağırdılar. Bu kez mutlaka başaracaktı, düşündü sağlam bir isim aklına geldi. Darende Kaymakamı Ali Türk, bundan sonrasını Başsavcı Vekili Bayram Kuş'a verdiği ifadede kendi ağzından şöyle anlattı: “… En son 2008 yılında girmiş olduğum kaymakamlık sınavında sınavı geçtim. Referans olarak Emniyet'te belirtmiş olduğum önemli kişi, Sayın Cumhurbaşkanımızın oğlu Bilal Erdoğan'a ulaştım. Mülakatı bu şekilde geçtim ve kaymakam oldum….”