Seçime gitti.
Mecal (güç) kazandı.
Şimdi o yanık Anadolu türküsünde söylendiği gibi “Beydağı’nın başı kardır, borandır… Yar, kapandı yollarım, gelemem gayri… Tükendi mecalim varamam gayri…” diye çaresizlik gösteremez.
Bahane üretemez.
Oy verenler.
Vermeyenler.
Bahaneye kanmaz.
“Nitelikli sıçrama” vaadettiler, sözlerini tutmalarını bekler, ister, izler.
Nitelikli sıçrama:
Türkiye yerli ve milli gücüyle uçuşa geçecek. Milli uçuş 16 yılda yapılmalıydı.
Ama olmadı.
Nitelikli sıçrama şimdi.
* * *
Uzak dursun dış borç.
Irak olsun aşırı ithalat.
16 yılda dış borç bağımlısı olduk, ithalata esir düştük. Bunun ikisine teslim olmuş üretim yapımız yurdumuzda güçlü katma değer yaratamadı.
Cari açık patladı.
Ve dış sömürü.
Alınan dış borçların karşılığı için yüksek faiz ödenmek zorunda kalındı. Böylece Türk halkının sırtından dışarıya gelir transferi yapıldı.
İç faiz yükseldi.
Enflasyon düşmedi.
Dolar da düşmedi.
Hem faiz arttı.
Hem dolar arttı.
Hem enflasyon arttı.
Yüksek faiz tasarrufları artırmadı. Tersine azalttı. Yatırımlar, kâr garantili projeler, geçiş ve yolcu garantili yollar, köprüler, hava meydanları iç tasarruf yerine dış borçla yapıldı.
Harcama fazlası oldu.
Devlet saraylar yaptı.
Para yedi.
Liyakat çöktü.
Kadroları partililer doldurdu.
Hantal bürokrasi doğdu.
Hızlı karar alamadı.
Fırsatlar kayboldu.
Başta yine aynı Reis vardı fakat 16 yılda Türkiye uçamadı, “nitelikli sıçramasını” yapamadı. Ayrıca, orduya, polise, güvenliğe çok yüksek harcama yapmasına rağmen terörü bitiremedi. Türkiye’nin NATO üyesi olmaktan alan gücünü, diplomasi gücünü ve dünyanın 20 büyük ekonomisi içinde yer alan ülke olarak ekonomik gücünü kullanarak ABD’ye sığıntı olmuş “Fetullah’ı” ve Almanya ile Yunanistan’ın korumaya...