Babası Bilal’e dese: Oğlum askere yazıl.
Genelkurmay Başkanlığı’na başvur. Yeniden asker ol. Ben de
Genelkurmay Başkanı’ndan rica ederim. Seni Şırnak’da, Silopi’de,
Yüksekova’da bir karakolda görevlendirsinler. Subay üniformasını
giy. Orada karakola saldıran PKK teröristlerini sen de kovala,
kaçırt. Gazeteler her ay punduna getirip senin duran bir talaş
çuvalına ok attığının ve tam hedeften vurduğunun fotoğrafını
yayınlıyorlar. Milletimiz seni bir kez subay üniforman içinde
elinde silahın, karakolda sabah 3 nöbetini tutarken ve PKK’lıyı
yakalamak için devriye gezerken fotoğrafını görsün.
Uygun olur.
Davaya destek olur.
Şehit anaları ile babalarına yalnız değilsiniz, biz de varız ve
acınızı yürekten paylaşıyoruz mesajı olur.
* * *
Bunu İngilizler yapmıştı.
Prens Andrev’i deniz subayı üniforması içinde Fakland Savaşı’na
göndermişti. Prens Andrev, öyle sık sık İngiliz gazetelerinde
“çevresinde bir yığın alkışçı ok atarken fotoğraf veren” birisi de
değildi ve Kraliçe’nin öz be öz soyundan geldiği için İngiliz
halkında “söz konusu vatan olunca hepimiz eşitiz” duygusu
yaratmıştı.
Bizim de ihtiyacımız var.
Her gün yedişer yedişer.