Tayyip Erdoğan, ameliyat olmak için hastaneye yattığında Kemal
Kılıçdaroğlu, ona“geçmiş olsun” demişti.
Kılıçdaroğlu da dün ameliyat oldu. Büyük bir ihtimalle Tayyip
Erdoğan, “Allah sağlık
versin” diyecektir. Belki de kalkıp, elinde mevsimin
ilk çiçeği bir demet nergisle evinde ziyarete gidecektir.
Medeni insanlarız.
Medeniyete uyarız.
Ben Kemal Kılıçdaroğlu’na buradan okurlarım ve kendim adına
“geçmiş olsun” derim.
Acil şifalar dilerim.
Çok hızla iyileşip Tayyip Erdoğan’a son konuşmasında sorduğu
soruların takipçisi olmasını isterim.
Halk adınaydı sorular.
Çok da önemliydi.
Cevap alamadı.
Tayyip Erdoğan yürütmeyi (bakanları ve başbakanı) doğrudan,
yasamayı (milletvekillerini ve Meclis’i) dolaylı, yargıyı (mahkeme,
savcı ve hakimleri) dışarıdan, yavru muhalefeti (MHP’yi) kendi
rızasıyla elinde tutuyor. Tayyip Erdoğan, bugün Avrupa’nın 50’ye
yakın ülkesinin hiçbirinde rastlanmayan 5 ayrı çeşit kararname
yetkisi ile donatılmış tek lideri oldu:
Cumhurbaşkanı.
Devlet Başkanı.
İktidar Partisi Başkanı.
Başkomutan.
Ve Devletin Başı.
Bu tek elde topladığı 5 gücüne güvenerek kendisine sorulan
sorularda seçicilik yapıyor. İşine gelene cevap veriyor, gelmeyeni
duymazdan sayıyor. * * * Bu yüzden Meclis’te Tayyip Erdoğan’a karşı
tek soru soran lider (MHP lideri ittifak kurdu, HDP liderleri de
hapishanede) kaldığı için tüm vatandaşlar Kılıçdaoğlu’nun
sorularına Tayyip Bey, ne cevap verecek diye bekliyor.
Kılıçdaroğlu sormuştu.
“İstifa edecek misin?”
Kemal Kılıçdoğlu’nun Man Adası’nda kurulmuş şirkete ait 15 milyon
dolarlık paranın gidiş-geliş dekontlarını açıkladığında Tayyip
Erdoğan, “Bu dekontlar gerçekse ben hemen istifa
edeceğim… Gerçek değilse sen de o CHP koltuğundan istifa edip
gidecek misin?” demişti.
Dekontlar savcıya verildi.
İncelendi.
İnceletildi.
Dünürün.
Eni...