“Şeker fabrikaları vatandır satılmaz, yerli ve milli kalsın” diyerek açık adlarını yazıp, altına imzalarını koyanların feryadı çuvallara dolduruldu, Başbakan’a ulaştı.
Fabrika işçileri.
Pancar çiftçileri.
Yörenin esnafları.
Memurları, emeklileri.
3 gerekçe söylüyorlar: Fabrikalar Anadolu’dan göçü önlüyor satmayın. İşçisine, pancar çiftçisine ve şehir esnafına ekmek kapısı olduğu için terörün yandaş bulmasına izin vermiyor satmayın. Ve üçüncüsü de çok kazançlı Türkiye şeker pazarına göz diken nişasta bazlı şeker üretici Amerikan firmalarının iştahına da duvar oluyor, satmayın.
1 milyon 690 bin imza.
15 şeker çuvalına sığdı.
Bir çuval 50 kilo.
İmzalar sayılmıyor.
İmzalar artık tartılıyor.
Pancarın tokadını yiyenler yanakları pancar kırmızısı olmuş bekliyor.
* * *
Neyi bekliyorlar?
Basın, yazmaktan bıksın.
TV’ler bayat haber desin.
Yayınlamaktan vazgeçsin.
Aslı iktidarın reklam ve propagandası olan fakat haber diye sunulanların altında soru kaynayıp gitsin.
Tek soru şuydu:
Şeker fabrikaları tümü kâr ediyordu, niçin zarara döndü? 16 yıldır iktidardasınız; zarar olmasın diye hangi çareleri, çözümleri düşündünüz de olmadı. Pancar işçileri mi, çiftçileri mi, yörenin esnafı, memuru, emeklisi, halkı mı engelledi?
Bir ay doldu, cevap yok.
Başbakan, zarar deyip duruyor.
Şeker fabrikalarını yönetsinler diye yönetim kuruluna atanmış; şekerle ve pancarıyla uzaktan yakından ilgisi olmadıkları ortaya çıkan yöneticiler de hiç üstüne alınmadı. Üniversite öğrencilerine anında “Komünist bunlar” diye tepki veren Cumhurbaşkanı da ne hikmetse şeker fabrikalarının satış planı ile ilgili susuyor.
Fabrikalar niçin zarara döndü?
Döndü mü?
Döndürüldü mü?
Bilerek mi, isteyerek mi?