Soma davası başladı. Araya güncel olaylar girdi, yazamadım. Çok
önemliydi. Hep yazmak gerekiyor: Ülkemizde nerede kömür varsa orada
yoksulluk var. Gözü
kör olsun! Zenginliğin kapısını açsın diye çıkarılan kara kömürden
onu çıkaranların payına düşe düşe sadece ayak başparmak yüzü delik
kara lastik düşüyor.
Bir de ölüm.
Maden patlıyor.
İşçiler ölüyor.
Soma kaza değildi. Cinayetti. 301 işçinin maden ocağından çıkarılan
cesetleri, yan yana açılan mezarlara hızla gömülmüş, oraya acı
paylaşmaya giden dönemin devlet büyüğü; işçi tokatlamış ve onun
danışmanı da işçiyi tekmelemişti. Bütün bunlardan sonra; adaletin
gerçek suçluları yargılayacağı umudu doğmuştu.
11 ay sonra “301 ölümlü cinayetin” davası başladığında “Adalet
ülkemizdeki kara kömür cinayetlerini” aydınlatacak; kimseyi
saklamadan ve gizlemeden suçluların tamamını yargılayacaktı.
Ben umutluydum.
* * *
Suçlular biliniyordu:
Enerji Bakanı.
Çalışma Bakanı.
Madenci patron.
TKİ Genel Müdürü.
MİGEM Genel Müdürü.