1 dolar: 3.31'i gördü. İşsizlik alev oldu. Yüzde 11'i geçti. Dolar, iner çıkar. İşsizlik, bugün artar, yarın düşer. Bunlar önemli değil. Önemli olan: Bizim Çoban. Bize, “bizi, bizim kulağımıza hoş gelen kaval sesiyle güdecek çoban” gerekli.
Dönüyor.
Dolaşıyor.
Bizim Çoban!
Başbakanlık kalkacak.
Çoban yardımcılığı gelecek.
Başbakanlık!
Baş çobana bağlanacak.
Zaten öyleydi.
Baş çoban söylüyor.
Çoban yardımcısı yapıyordu.
Fiili durum yeni Anayasa paketi ile “hukuk kılıfına sığdırılmış” olacak. Yeni anayasa paketi son şeklini aldı.
Hukuk, guguk!
* * *
“Hukuk, guguk olmasın” isteyen hukukçular bir araya gelmişler. “Daha İyi Yargı Derneği” adlı bir tarafsız, bağlantısız, sivil örgütlenme kurmuşlar. Önceki gece basına bir konferans sundular. Bugünün Türkiye'sinde en zehirli yılan “Yalan” dediler.
Hukuku zehirliyor.
Adaleti öldürüyor.
Davalara “Yalan” giriyor ve “hakimlerin önüne dava dosyaları kirlenerek” geliyor. Davalarda; davalının da davacının da söylediği yalanlar “savunma hakkının kullanımı” sayıldığı için “Bilirkişi Mafyalığı” adaleti teslim almış: Davalıya “bilirkişin oldum, gör beni ben de göreceğim hakimi” vidalanması yapılıyor.
Rüşvet istiyor.
Ve alıyor.
Rüşvet veriyor.
Ve verdiriyor.
Yargı yetkisi bilirkişilere geçiyor. Dava dosyaları kirleniyor. Avukatlar aksesuar gibi kalıyor. Yargılamada yeterli görev ve sorumluluk alamıyorlar. Delil toplayamıyorlar. Bilirkişilere soru soramıyorlar. Yargı yavaşlıyor. Davalar uzuyor. Yargının verimliliği düşüyor. Savunma hakkı felç oluyor, hak arama hakkı kısıtlanıyor. Yargı kararları, adaletsizliğe dönüşüyor. Uzlaşma bitiyor. Adaletin kestiği parmak acımaz anlayışı yerini; “hakkını hukuk dışında aramaya” dönüşüp; Türkiye “gücü, gücüne yetenin haklı sayıldığı ülke” durumuna düştü, düşürüldü.