Adana Şehir Hastanesi… Bursa Şehir Hastanesi… Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi… Yozgat Şehir Hastanesi… Yine Yozgat Fizik Tedavi, Rehabilitasyon, Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi… İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi… Bunlar yapılırken maliyetin yarısından fazlasını devlet koymuştu. Cumhurbaşkanı, “Bunlar benim hayalim… Benim rüyam bunlar…” diye hem kendisinin ve hem hastanelerin parlatmasını yapmıştı.
Arazisi devletten.
2000 yataklı.
3000 yataklı.
Bu çağda dünyada “şehir içinde 200-300 yataklı hastaneler” yapılırken; Türkiye şehrin çok uzağında bu dev hastaneleri dikmişti. Türkiye son 20 yılda “köprüde, tünelde, kulede, havaalanında, camide, hastanede en büyüğü dikme hastalığına” tutulmuştu. Türkiye devlet eliyle değil özel şirket ve iş adamları eliyle dışarıdan yüksek faizle borç bulup, “kâr garantisi” vererek en büyüğü dikme yolunu “şehir hastaneleri kondururken” de seçmişti. Köprüyü, boğazaltı geçiş tünelini, havaalanını olduğu gibi hastaneyi de diken iş adamı asla zarar etmeyecek şekilde garantiye...