Bak şu işe! Demek ki, aklın açılması, bilincin dile gelip
haykırması için depremin alttan vurması gerekiyormuş. İstanbul’da
5.8 şiddetinde deprem alttan vurdu üstten akılları açtı.
Haykıran haykırına!
Hayıflanan hayıflanana!
20 yıl boşa gitmiş.
Bak…
Bak…
Bak…
Açıldı akıllar!
Depreme hazır değiliz.
Halkımızı uyandırmalıyız.
4 şiddetinde gelirse.
Küçük deprem.
4’ün üstünde gelirse.
Orta deprem.
5 ve üstü gelirse.
Uyarıcı deprem.
6.4 gelirse:
Ana deprem.
★★★
Uyarıcı alttan vurdu.
Bak…
Bak…
Bak…
Açıldı akıllar.
Çözüldü diller.
Birikti enerji demekteler.
İstanbul kolu kırılacak.
Tekirdağ kolu da çatlayacak.
İstanbul’da “ana deprem” nerdeyse doğurdu doğuracak. 132 atom
bombasına denk gelen bir yıkımımız olacak.
Kentsel dönüşüm başladı.
Rantsal dönüşüme uğradı.
Arsız müteahhitlerin gözlerini kar bürümüştü fakat kat
sahipleri de “dönüşümü bedavaya getirmek için” yıkılarak dönüşen
apartmanın yerine iki misli büyüklüğünde binalar dikilmesine evet
dediler.
Kentsel dönüşüm!
Spastik doğum oldu.
Ankara’daki politikacılar
ile İstanbul’daki belediyeciler avuçlarını ovalayıp rant doğumunu
seyrettiler.
★★★
Deprem alttan vurdu.
Bak…
Bak…
Bak…
Açıldı akıllar.
Sallanırken binalar.
Cenin vaziyeti almalıydık.
Kafamıza bir kitap koyup.
Ağzımızı kapatmalıydık.
Biz binalardan, mağazalardan, plazalardan, okullardan kaçıştık.
20 yıldır konuştuk.
Hiçbir şey anlamadık.
1999 yılında İstanbul’da 470 olan deprem toplanma alanını 77’ye
indirdik. Üzerlerine AVM, rezidans, cam giydirilmiş plaza yaptık.
Rantları bölüştü 2-3 partili müteahhit, 2-3 yandaş yeni zengin.
20 yılı heba ettik.
★★★