Ülkeyi yönetsinler diye seçilip gelmişler, sadece bencil, çıkarcı, küçük hesapçı ve çokbilmiş oldular. Türkiye yanıyor: Önümüz aydınlık değil. Daha kötü günlere gebeyiz. Çocuk yaştakileri, hayatlarının baharında gençleri, onların annelerini, babalarını, halalarını, komşularını, iş arkadaşlarını “aynı hain patlayıcının eline” terk ettiler. Çok acı bir tablo: Hastanede ölen ve yararlanan sayısını bile doğru dürüst veremediler: Sağlık Bakanı’na göre 19 hastanede toplam 138 yaralı var. Yaralıların 58’i yoğun bakımda. Ölü sayısı 97. Türk Tabipler Birliği’ne göre 441 yaralı var, 58’i yoğun bakımda. Ölü sayısı 105.
Yönetenler dökülüyor.
Yaşatamadılar.
Ölüsünü bilmiyor
Ülkeyi yönetenler en büyüğünden en kodamanına her ağızlarını açışta
“barış… birlik… beraberlik…” demekte. Ülkede ise “Kuzu postuna
girmiş kurt misali barış postuna girmiş savaş” tablosu yaşanıyor.
Barış derken dilinin altında ne var, ona bakmalı: Barışın gelmesi
için karşılıklı silah bırakılsın. Yani PKK’nın istedikleri kabul
edilsin, PKK’nın isteğini kabul etmezseniz daha çok insan ölür
diyenler bir yanda ve 400 milletvekili vermezseniz sonuç böyle olur
diyenler öbür yanda.
* * *
Büyük stratejik ortak Obama, büyük stratejik ortak Putin ve
diğer stratejik ortaklar diye bize 13 yıldır sunulanlar;
“Türkiye’nin yanındayız” diye havada kalan teselli telgrafı
gönderiyorlar. Bir yandan da PKK, PYD benim kara kuvvetlerim (IŞİD
ile savaşırken) diyorlar. Türkiye’nin yanındayız boş laf. Dolu laf:
“Türkiye’nin düşmanlarını düşmanlarımız biliriz” diyebilmek ve
gereğini yapmak. Türkiye’nin haritasının bütünlüğünü bozacak her
niyete karşı durmak.
Onu duymadık.