Emine Erdoğan, yoksul semtlerine gider. Fakirlerle birlikte
iftar açar. Fakir-fukara bir aileden geldiğini hatırlatır.
Özellikle seçime rastlayan günlerde başı türbanlı hanım
gazetecileri toplar: “Tayyip Bey ile evlendiğimizde paramız
olmadığı için bebeğimin alt bezini yıkayıp yıkayıp kullandım”
diyerek, yoksulluk günlerini unutmadığını söyler. Eşi
Cumhurbaşkanı'nın Çankaya'yı küçük bulup 1150 odalı Saray'ı
yaptırdıktan sonra da gazetecileri saraya çağırır; “ limon ve elma
kabuklarını ziyan etmiyor, onlardan sirke kurduruyor. Bir kâse
çorba veya bir çeşit yemek ve salatayla övün kurtarıyor…” diyen
yazılar yazdırarak sanki “bir lokma-bir hırka hayatı…” sürdürdüğünü
ilan eder. Emine Hanım, 1.5 milyar TL'ye mal olan yeni sarayda
otururken Cumhuriyetin bir enkaza dönüştüğünü ima edip, “90 yıllık
enkazı kaldırdık…” müjdeleri de verir!
Emine Hanım!
İmelda Hanım'a benziyor.
Çok benziyor.
Neredeyse aynı.
İmelda Marcos, Filipinler eski diktatörü Ferdinand Marcos' un
eşiydi. İmelda Hanım da Filipinler Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda
otururdu, “enkaz kaldırdık…” müjdeleri verirdi. Filipinli yandaş
gazeteciler de, her fırsatta, İmelda Hanım'ın yoksul bir ailenin
kızı olduğunu yazar, yıkanmaktan lime lime olmuş bebek bezi
hikayeleri ile limon ve elma kabuğundan sirke yapma benzeri
masallar ile İmelda Hanım'ı över de överlerdi. Filipin halkını
uyuturlardı.
* * *
Eşi Cumhurbaşkanı NATO zirvesinde konuşurken Emine Erdoğan
Varşova'da “antika pazarında” alışverişe çıktı. Porselen takım,
antika masa, sandalye, komidin aldı. Aldıklarını devlet görevlisi
Türk korumalar, kamyonetlere taşırken görüntüleri Polonya
gazetelerinde yayınlandı. Ve Emine Hanım'ın bu alışverişte 200 bin
Polonya Zlotisi (147 bin TL) harcadığını yazdılar.
Emine Hanım!
Şıp demiş.
Burnundan düşmüş.
İmelda Marcos Hanım da, Filipin halkı ağır yoksulluk altında
inlerken, aşırı harcama içinde lüks saraylarda yaşardı.
Gazetelerde; Avrupa'nın ve Amerika'nın büyük şehirlerine yaptığı “5
milyon dolarlık alış-veriş turları” ile gündem olurdu. Aldığı
değerli tablolar, mücevherler, antika eşyalar, bir de ayakkabıları…
İmelda Hanım, “ayakkabı delisiydi…” ve Filipin halkı isyan edip
diktatör ve rüşvetçi kocasını devirdiğinde sürgüne giderlerken bir
uçak dolusu 7 bin 500 ayakkabısını da götürmüştü.