Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında ve daha sonra yüzlercesi
yapılan yerel askeri çatışmalarda şu gerçek kanıtlandı: Elinde
tutamayacağın toprağa asla ordunu sokma.
Sakın aklından geçirme!
Sakın askerini gönderme!
Türk ordusunun gidip savaştığı, çok şehit ve yaralı verdiği
Suriye'deki o toprakları elinde tutamayacağı sonucu ortaya çıktı.
Türk Genelkurmay Başkanı, Rus ve ABD Genelkurmay Başkanları ile
Antalya'da bir otelde “kritik zirve” adı takılan toplantıda bir
araya geldiklerinde hem Washington ve hem Moskova PYD'yi korumak ve
Esad'ın yanında durmak için kalkan olmuşlardı. Ankara, “El Bab'dan
sonra hedef Menbiç…” diye içe propaganda ve boş övünmeyle günü gün
ederken sonuçta Menbiç'in güneyini Rusya kontrol altına aldı.
ABD ise kuzeydeki köylere yerleşerek Türk Ordusu'na karşı “güvenli
kuşak” oluşturdu. Oysa bizim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Fırat
Kalkanı başladığında şunu diyordu: Bir yandan IŞİD'i süpürmek diğer
yandan da süpürülen topraklara PYD'nin gelip yerleşmesini önlemek
için kahraman askerimiz Suriye topraklarına girdi, hedefimiz
güvenli kuşak oluşturmak.
Evet!
Kahraman askerimiz.
Savaştı, şehit oldu.
Çok sayıda gazi .
El Bab'ı ele geçirdi.
Tek istediği barıştı.
Sonuç!
Aldığını elinde tutamıyor.
* * *