Lady Leyla Gemisi, İsrail limanına gitti. İsrail askerlerinin
gözetiminde, denetiminde yükünü boşalttı. 10 bin ton gıda; pirinç,
şeker, yağ, un, makarna. Çocuklara 10 bin oyuncak, babalarına
ayakkabı, annelerine etek, bluz… İsrail askeri yükü teslim aldı.
TIR'lara yükleyip Gazze'de Filistinlilere verecek.
Lady Leyla!
Teslimat gemisi oldu.
Mavi Marmara Gemisi de; un, şeker, pirinç, makarna, çocuklara
oyuncak, babalara ayakkabı, annelere etek götürmüştü. Mavi Marmara
gemisinin organizatörleri, “yardımı ben kendim Filistinliye
vereceğim” demeseydi; ne çatışma çıkacak, ne 10 kişi ölecek, ne
İsrail ile Türkiye'nin arası kanlı-bıçaklı olacaktı.
Mavi Marmara!
Tahrik gemisiydi.
İsrail'i tahrik edecek.
Alkışı Erdoğan toplayacaktı. Aynen öyle oldu fakat yapılan işin
adı; “Gazze'de din kardeşlerimizin yardımına koşmak” konuldu.
* * *
Filistin'e gemi!
Kof kardeşlik.
İçi boş İslamcılık.
Filistinli hep el açacak.
Unu yok, şekeri yok!
Hep muhtaç kalacak.
Türkiye onlara hep yardıma koşacak. Bu ayıptan da öte kaba, kara,
gösterişçi bir siyaset: 99 yıl önce 1917 yılında “Üçüncü
Gazze Muharebesi” sırasında Osmanlı Ordusu İngilizlere yenildiği ve
oralardan çekilmek zorunda kaldığımız için Gazze'deki Filistinli
kardeşlerimizin bu muhtaç haline üzülüyoruz. Onları muhtaçlıktan
kurtaracak sorumluluk duyuyoruz.