Biz bu çirkin, sahte, pusu filmini görmüştük. Yeniden çekime
başlandı. Sahne, sahne çekiliyor. İnanalım, onaylayalım diye seyre
sunuluyor. Cumhuriyet Gazetesi'nin, 9 yazar, yönetici, avukat,
çalışanı hapse konuldu. Filmin sonunda “gazetenin, gazete
binasından ölüsünün çıkarılması sahnesi” çekilecek. Bu sahne ile de
“iktidarı eleştiren, gördüğünü, duyduğunu, bildiğini özgürce yazan,
yayınlayan kim varsa” onlar korkutacak.
Yakışıksız film.
Tekrara düşmüş.
Bayat, ilkel, kofti.
Biz bu filmi gördük.
* * *
Dosyalar dolusu sahte bilgi, sonradan yerleştirilmiş dünya kadar sahte CD, kurulmamış şirketler, yapılmamış oteller, söylenmemiş sözler, kanıt olarak mahkemenin önüne kondu. Hakimler de bu sahtelikleri hiç şüphelenmeden ciddi ciddi kanıt, belge, bilgi diye kabullendiler. Dinlenmesi istenen tanıkları bile çağrılamadılar. Ne fark eder “darbeci, askeri vesayetçi bunlar” peşin hükmüne dalkavuk olundu. Daha dava dosyasına bile dönüşmemiş operasyonlardan, dönemin pusucu gazetecilerine yayınlasınlar diye savcı ve polis eliyle bilgi sızdırıldı. Toplum “çirkin filmin senaryosuna uygun olarak darbe yapacaklardı propaganda pususuna” düşürüldü. 2003 yılında yapılmış bir askeri seminerin konuşma kayıtları 7 yıl bekledikten sonra 2010 yılında; “darbe ortamı yaratmak için kendi uçağımızla kendi camilerimizi bombalayacaklardı” belgesi olarak sunuldu. Fotokopi mi? Kağıt Parçası mı? Islak imza mı? Kuru İmza mı? Tartışmaları 1.5 yıl sürdükten sonra bu çirkin, yakışıksız, hukuksuz filme “idam kararları sahnesi” kondu. İdam yasalardan çıkarılmış olduğu için idam yerine 2 defa ağırlaştırılmış ömür boyu hapis yani “hapishaneden ölüleri çıkmak üzere” cezalar kesildi.