Almanya gelişmiş, her anlamda kalkınmış bir ülkedir. Avrupa’nın
lideri. Ekonomisi sağlam. Cari açık değil fazla veriyor. Bugün
dünyanın neresinde olursa olsun kurulan bir fabrikanın makine
yapısında mutlaka Alman malı bir parça, bir sistem, bir yeni buluş
eklenti var. Dünya ilminin, felsefesinin, teknolojisinin,
mimarisinin, tarımının, eğitiminin, edebiyatının, şiirinin, dinde
reform yapmanın içinde Alman beyninden katkı mutlaka bulunur.
Almanlar çalışkan insanlar. Çok üretip, az tüketmeyi fakat yaşam
kalitesini yüksekte tutmayı başarıyorlar.
Hukuka sarılıyorlar.
Adalete sevdalılar.
Geçmişten ders alıyorlar.
Geleceği kusursuz planlıyorlar.
Nükleer santralleri vardı. Ne patlama, ne sızıntı. Tıkır, tıkır,
sorunsuz, problemsiz işliyordu. Almanlar nükleer santralden
vazgeçme kararı aldılar, dünyaya ilan ettiler. Biz daha birinin
temelini yeni attık, onların 17 santrali var, hepsini 2022 yılına
kadar kapatma planı yaptılar ve içinde bulunduğumuz şu 2018 yılına
Bavyera’da 33 yıldır çalışmakta olan Grundremming santralini
kapatarak girdiler.
Alman, akılsız değil.
Bunu neden yaptı?
Hiç umursamadık.
Üzerinde düşünmedik.
Bütün projelerin tek karar vericisi görüntüsünü vererek
“dünyanın en güçlü lideri” havasını sergilemekte
olan Cumhurbaşkanı ve enerji bakanı yaptığı damadı, Türk halkına,
en azından kendilerine oy vermiş olanlara “Almanya’nın
nükleer santralleri kapattığını ve bizim Almanlardan daha üstün
beyin ve geleceği planlama gücümüz olduğu için (!) nükleere
geçtiğimizi” anlatmadılar.
Bol laf var.
Bu kıyaslamalı bilgi yok. * * * “İlk” dediler.
Cumhuriyet tarihinde ilk.
Kabul ediyorum “ilki başlatmak” alkışlanacak,
desteklenecek bir adım fakat “Almanya vaz geçerken Türkiye
neden nükleer sevdalısı bir gelecek planlamasına
vidalandı?” sorusunun cevabı yok.
“İlki” Ruslar yapacaklar.
Çok paramızı...