Gazetecilerin tek işi başkalarının başına gelenleri takip edip,
haber yazmaktır. Bu kez, hiç istemediğim halde, ben de haber oldum.
Gazetelerde, TV’lerde birinci haberler arasına girdim. Bu yüzden
izin verin ve bağışlayın, kendimden bahsedeyim.
Besmele çekmeyi bilirim.
Ama camiye gitmem.
Beş vakit namaz kılmam.
Oruç tutmam.
Hacca gitmeyi hiç düşünmedim. Fitre zekat vermem. Tek kuruş vergi
kaçırmam. Ahlakımı ve vicdanımı yüksek tutmaya çalışırım. Param
var, çalıştığım gazetelerde (9 patron değiştirdim) maaşım hep iyi
oldu ama bir paltoyu 6 yıl giyer, bir takım elbiseyi 4 yılda
eskitirim. Isıtma masrafı az olsun diye oturduğum evleri hep küçük
tutarım. Kumar bilmem. Meyhaneye üç-beş ayda bir dostlarımla
giderim. Nefsimin köpeği olmamaya çalışırım. Egomu tamamen
sıfırlamak istiyorum ama tam başaramıyorum. Yazılarımda haksızlığa
uğrayanı, emeği, emekçiyi, çalışanı savunurum. Emeğin hakkını
sermayenin hakkından çok üstte görürüm. Türk Bayrağı’na bağlıyım.
Ben Türk anadan ve Türk babadan Ağrı doğumluyum, Adana’da büyüdüm,
İstanbul’da üniversite bitirdim. Vatanın bölünmesini hiç içime
sindiremem. Türk ile Kürt’ün ebediyen kardeş kalmasını isterim.
Ayrılıkçı Kürtlerin ABD’nin ve AB’nin kucağına itilmesine bakar
üzülürüm. Yeşile, ağaca, çiçeğe saygılıyım. Doğanın üç kuruş servet
uğuruna ve insan egosunu tatmin yolunda yok edilmesine çok
hayıflanırım. İstanbul’dan otomobille 2 saat uzaklıkta 4 dönüm
bahçem var, içinde her çeşitten 102 ağaç, hepsini ben diktim,
yetiştirdim, bahçede her gün 1 saat mutlaka çalışırım; bel
bellerim, çim biçerim, fidan dikerim, ağaç budarım, çiçekleri
sularım. Her mevsim kendi meyvemi yiyorum. Hayvanların, börtü
böceğin, arının ve kuşların, yılanın ve solucanın tabiatta insan
kadar yaşama hakları olduğuna inanırım. Bir köpeğim bile var.
Sokaktan geldi, benim bahçeye sığındı. Adı Şirin. Kızımın da iki
kedisi birden var. Onların adı ise Nokta ile Virgül. ★★★ Şimdi biri
çıksa!
Yukardaki özet biyografiye baksa, “Neca...