SÖZCÜ Gazetesi’ni “iktidara kul olmasın, bağımsız olsun,
sorgulayıcı olsun, gerçeklerin ortaya çıkmasına faydası olsun,
sadece okurun gazeteyi satın alırken ödediği kuruşlarla ayakta
kalabilsin” diye kurmuş ve bu yolda başarılı gazete patronluğu
ortaya koymuş Burak Akbay’ın 17 yıldan 30 yıla kadar hapsi istendi.
Bazı şekiller, renkler, sesler, tahminler, hayaller, uydurmalar,
niyetler, fal bakmalar, çamur sıvamalar bir araya getirildi.
73 sayfalık iddianame yazıldı.
Sözcü muhabiri Gökmen Ulu, sorumlu müdür Mediha Olgun ve Yonca
Yücekaleli’ye de 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis isteği iddianameye
kondu.
* * *
Buraya nasıl gelindi?
Birinci savcı görevlendirildi.
Dosyayı inceledi.
İddialara baktı.
Kanıtlarını bulmak istedi.
MASAK’a sordu.
Hiçbir parasal bağ bulamadı.
Hiçbir hukuki kanıta ulaşamadı.
Başsavcı ikinci savcı buldu.
İkinci savcı görevlendirildi.
O da iddialara baktı.
Elle tutulur bir belge bulamadı.
Ciddi bir kanıta ulaşmadı.
Üçüncü savcı görevlendirildi.
Üçüncü savcı da bulamadı.
İddiaların altı boştu.
Söylenti, tahmin!
Yalan yakıştırma!
Üçüncü savcı da bulamadı.
Dördüncü savcı görevlendirildi.
Dördüncü savcı da aradı.
O da bulamadı.
“SÖZCÜ’nün patronu ile Fetullah Gülen arasında bir bağ, bir ilişki,
bir selam, bir sabah” bir türlü bulunamıyordu fakat dava dosyası
birinci savcıdan dördüncü savcıya gelinceye kadar dört klasör
kalınlığına ulaşmıştı.
Her klasör 400-500 sayfaydı.
Beşinci savcı görevlendirildi.