O tafra, o kibir, o şişkin ego; o küçük dağları da büyük dağları da ben yarattım havalı “sayın vekilim… sayın vekilim…” lacivert takım elbise kabarması… Vekilim, yüksek maaş alsın. Kıyak emekliliği olsun. Kaynanasına bile halk kesesinden özel doktor. Kayınçosuna özel imtiyaz, dayısının oğluna devlet şirketi yönetim kurulunda özel makam.
Yükü biçare halk taşıyor.
Vekilime 2 danışman.
Vekilime 3 sekreter.
Şair Neyzen Tevfik.
80 yıl önce anlatmış:
“Erbab-ı Riya
Gözlerinden işer.”
Öyle bir riya (beğenilme) ki, milletvekilliğini mal, mevki, şöhret, itibar, güç, imtiyaz, ayrıcalık kazanma karşılığında “uslu figüran” olmaya indirdi.
Uslu figüran:
Lider, söyleyecek.
Vekil, söyleneni yapacak.
İktidar milletvekilleri; lider arzusuna göre parmak kaldırır, parmak indirir. Lider isteğine göre “kabul” diye seslenir. Gizli oylamada bile lider “Milli İrade Böyle İstiyor” diye emir gönderip “beyaz pusulaya” işaret edince “beyaz pusulayı” sandığa atar. Lider kızar, listeden ismimi çizer diye 4 yıl boyunca “bir tek soru önergesi” verip, bir tek konunun aydınlanmasını bile istemez. Tarikat yurtlarında 11-12 yaşındaki yoksul aile kızlarının diri diri yakılmasını seyreder. 4 yıl boyunca sadece birkaç kez Meclis'te kavga çıktığında muhalefet milletvekiline; “en sert yumruğu” o indirir, “en çevik tekmeyi” o atar, “en galiz küfrü” o savurur.