Birbirine düşman eli tetikte iki taraftılar. İran’ı Şii
mezhepçiliğine vidalamış Ayetullah Humeyni, ABD için “şeytan”
diyordu. ABD, Ortadoğu’da İsrail’i arkalıyor, dost olduğu günlerde
Saddam’ı kışkırtıp Humeyni’yi devirmek için İran’a saldırtıyordu.
İran milyonlarca asker kaybetti, 14-15 yaşındaki çocukları cepheye
sürmek zorunda kaldı. İsrail’in atom bombası vardı. ABD ona ses
çıkarmıyordu. Fakat İran, atom bombası yapabilmek için uranyum
zenginleştirme ve bu teknolojiyi bir iki çıt daha ileriye götürüp
santrifüjler kurma adımları atınca karşısında ABD’nin ekonomik
ambargosunu bulmuştu. Şeytan ABD ile mezhepçi melek İran’ın
“ambargolaşmasından” Türkiye çıkarta çıkara çikolata kutusu altında
dolar, ayakkabı kutusu içinde döviz, bakan oğullarının kasalarında
Euro çıkarabilmişti. Reza Zarrab, bakanları aileleriyle uçağına
bindirip gezdirirken, çikolata kutularının, ayakkabı kutularının,
bakan oğulları kasalarının içini dolarla doldururken “önüne
yatılacak adam” diye göklere çıkarılıyor, ülkenin şimdi
Cumhurbaşkanı olmuş o yıllardaki Başbakanından “hayır sever
işadamı” diye övgüler alıp yüceltiliyordu.
İran ile ABD anlaştı.
El sıkışıp barıştılar.
ABD, AB mutlu.
Çin, Rusya memnun.
İran damaya çıktı.
Türkiye’ye Zarrab kaldı.
* * *
Ortadoğu’da Müslüman’ın Müslüman’ı “Allah-u Ekber” diyerek
öldürmesi üzerine sürüp giden kanlı mezhep çatışmasında “yeni bir
dönemeç” açılıyor. İsrail’in bozum olmasına rağmen ABD, Şii İran’a
dost eli verdi.
Türkiye’ye Suudiler kaldı.