Bir gelin vardı. Bir taze evli gelin; bebeği yeni doğmuş 3 aylıktı. Adaya gezmeye gitmişlerdi. Kabataş İskelesi önünde bebeğiyle birlikte eşini beklerken bir yığın sarhoş, hırpani kılıklı, belden yukarıları çıplak, ellerinde deri eldiven, gözlerinde hınç bu taze gelin ile bebeğine saldırıp dövmüşler. Densiz adamlar, “bu ülkenin gerçek sahibi biziz…” diye bağırıp küfretmişler bir yandan da yerde tekmeledikleri genç kadının üzerine işemiş gitmişlerdi.
Gelinin başı türbanlıydı.
Bu yüzden ona saldırdılar.
Olay büyük yankı buldu. TV'ler, gazeteler üzerine gitti. Dönemin başbakanı, şimdi cumhurbaşkanı parti toplantısında; “çok önemli bir yakınımın gelinini yerde sürüklediler….Kamera kayıtları var…” diye iddiayı sürdürdü. O sırada Hürriyet Gazetesi'nde köşesi olan ve ilk ismi İsmet olan bir yazar, “Evet kamera kayıtları var, ben gördüm…” diye yazdı. İktidar yanlısı Star Gazetesi'nin başı türbanlı ve ilk ismi Elif olan bir hanım yazarı ise genç gelinle söyleşi yapıp; “Evet… Evet… Ben onun söylediklerine ve mobese kayıtlarının olduğuna inandım…” diye döktürdü. Haber Türk TV ve gazetesinde başı açık, saçları boyalı, tırnakları ojeli çok laik görünümlü birinci ismi Balçicek olan bir hanım yazar da gelinle söyleşi yaptıktan sonra “vücudunda aldığı darbelerin morlukları var… Gözlerimle gördüm” diyerek okurlarını bilgilendirdi. ilk isimleri Abdulkadir, Nagehan, Nihal olan yazarlar da olayı gerçekmiş gibi yazıp yorumladılar. Bu yazarların hepsi şu anda iktidardan çekinen işadamlarının gazetelerinde süper maaşlarla köşe yazıyorlar.
Fakat!
Yazdıkları yalan çıktı.
Tamamen uydurmaydı.