Aile geçindiren erkek-kadın ayırmadan sormuşlar: Ekonomide kriz
var mı, yok mu?
Yüzde 68 “var” demiş.
İnşaat sürükleyici sektördü.
Depreme uğradı. Çöktü.
Eski krizler “banker vurgunu yemiş vatandaş”
üretmişti. Bu yeni kriz,“müteahhidi kaçmış, yarım kalmış
konut vurgunu vatandaş” yarattı. İnşaatları yarım bırakıp
kaçan işadamı sayısında patlama var ve “devlet bize de
bir nefes versin” yakarışına girdiler.
Enflasyon yükseldi.
Faizler yükseldi.
İşsizlik yükseldi.
Bütçe açığı yükseldi.
Sabit gelirli kemer sıktı.
Ekonomiye durgunluk yapıştı. “Yüksek durgunluk içinde
yüksek yapışkan enflasyon” denilen bela diğer
sürükleyici sektör otomotivi de vurmuş, durdu duracak noktasına
gelmişti.
Vergileri indirdiler.
Otomotiv nefes aldı.
1 dolar 3 lira 75 kuruştan bugün düşmüş haliyle 5 lira 30 kuruşa
gelince, bütün şirket bilançoları bozuldu.
Devlet “nefes verince” firmalar,
şirketler, fabrikalar, işletmeler bir süre “devletin
can suyuyla” direnebiliyorlar, kuruyan ağaç olmaktan
şimdilik kurtulmuş sayılıyorlar.
Kaba ve yaralayıcı!
★★★
Sırada konkordato ilan etmiş şirketler var. Bunlar önemli yer
tutmaya başladı. Şimdi konkordato aczine düşmüş firmaları
da “devletin yoğun bakıma alma”yöntemi
aranıyor.
Aranıyor da ne bulunacak?
Eski örneklere bakılacak.
Merkez Bankası para basacak, bankalara verecek, bankalar,
“yoğun bakım yatağına düşmüş şirketlere” taze
para pompalayacaklar, karşılığında Merkez Bankası’na şirketlerin
ipotekleri devir edilecek. Böylece Merkez Bankası (devlet), özel ve
kamu bankaları üzerinden konkordato ilan eden firmaların alacaklısı
durumuna gelecek.
Sonuç kaba!
Ve yaralayıcı.
İslamcı liberal model çöktü.
1950’lerin “Devlet emzikli kapitalist
modeli” yeniden hortladı. Dış paraya bağımlı, borç
alıp yiyen, borcu borçla kapatan büyüme sonunda
geldi “özel sektörü ancak devlet desteği ile ayakta
tutma acizliğine” saplandı.