İnsanlar, iyi niyetle çözüm üretiyorlar: Koy ABD’li papazı bir
uçağa, şafak sökerken kaçır. “Kaçtı… Kaçtı… Papaz kaçtı…” diye
haberler yazdır. Kaçışa yardım ve yataklık edenler bulundu diye
rahatlatıcı haberler yayınlayacak çok gazete ve TV vardır.
Böylece dolar iner.
Kriz direkten döner.
Türk ekonomisinin düştüğü “posası çıkmış durum” papazın gurur
kırıcı olur diye açıkça verilmesi yerine “kontrollü kaçırılmasına”
vidalandı. Sanki bu yaşanan; dış borç yiye yiye büyüyerek, dış
borçla şişe şişe kalkınarak, devletin israfa, savurganlığa, yüksek
harcamaya, özel sektörün de kredi ile ayakta tutulmuş olmasından
doğan ve “kendi kendini besleyen bir krizin eşiğine” gelmesi
değil.
Sanki buluş yapıldı.
Dünyanın en zeki, en bilgili, en değerli ekonomistlerinin arayıp da
bulamadıkları modeli, AKP’li beyinler bulmuş da bu pırlanta, “bir
papaz yüzünden” on paralık oldu. Kemal Derviş’in Dünya Bankası
ve IMF reçeteli modeliydi.
Yeni model bulamadılar.
Bugünlere gelindi.
Papaz bahane! * * * Çok borçlandı.
Deliği büyük.
Yaması küçük.
Riskli ülke dediler.
Dış para (borç) vermek için sömürü katsayısını yükseltmek
istiyorlar. Kur (dolar) bu yüzden artıyor, artan kur enflasyonu
besliyor, yükselen enflasyon faizi yukarı itiyor. Kısır döngüye
girildi. Kur, enflasyon, faiz birbirini besler oldular. Papazla bir
ilgisi yok. Büyük cari açık, yüksek bütçe açığı, zıvanadan
çıkmış enflasyon, dingili kaymış kur sürdürülemez oldu. Cari
açık ile bütçe açığı birbirini yan gözle süzen “kumalar” gibi
bakışıyorlar. TV’sini iktidarın emrine verip, devlet
ihaleleri, özelleştirmeden pay almış çok ünlü
işadamı, bankalara olan borcunu ödeme sıkıntısına düştü;
“yeniden yapılandırma değil yeniden vadelendirme” diyerek acısını
dışa vuruyor. Çok lüks otomobiller, sevgililer ile övünen
inşaatçı işadamı, “gömleğimi ceketimi satarım” deme noktasına
geldi. Büyük holding sahibi patronlar, “sıkıntılı günleri aşabilmek
için kaç...