“Ne verecek bir karış toprağımız, ne vuracak bir tek yurttaşımız” vardır. Bu sözler Murat Karayalçın’a ait.
Büyük alkış aldı.
Destek buldu.
Doğu’da ve Batı’da büyük çoğunluk çözümü; “Ne bölünelim ne de birbirimizi öldürelim” formülünde görüyor.
Vuruşmayalım.
Kardeş kalalım.
Ütopya oldu.
Önceki gün 300’ü dağ kadrosundan 2000 PKK’lının denetim altına aldığı Cizre’nin Sur Mahallesi Sukanalı Sokak’ta çatışmalar devam ediyordu. Sokağa çıkma yasağı vardı. PKK’lılar evleri, camileri, okulları, kültür merkezlerini rehin alarak “örgüt karakolu” haline getiriyor ve asker ile polise ateş ediyorlar. İşte bu sokakta önceki akşam saat 22.45 sıralarında Rukiye İnce adlı bir hanım, kucağında 3 aylık yeğeni Miray İnce ile evinin içinde merdivenden aşağı iniyordu. 3 aylık bebeğin başına kurşun (muhtemelen PKK ateşi) isabet etti, öldü. Polise telefon ettiler. Ambulans istendi. Ambulans zamanında geldi. Bebeğin halası ile dedesi onu ambulansa taşırlarken uzun namlulu silahla açılan bir ateşle 73 yaşındaki dede Ramazan İnce de öldü. Doğru mu, değil mi bilmiyorum. Türkiye İnsan Hakları Vakfı, sokağa çıkma yasakları sırasında toplam 124 sivilin açılan ateşle öldüğünü açıkladı.
***
Nereden nereye?
“Cama gelsin, cana gelmesin“ dediği zaman Diyarbakır Valisi idi. Şimdi İçişleri Bakanı oldu. Efkan Ala, hem kedini aldattı, hem toplumu kandırmış oldu.
3 aylık torun.
73 yaşında dede.
Aynı anda vuruluyor.