Devleti, MİT’i, polisi, iktidarı, valiyi ve belediye başkanını
elinde tutanlar ortaya bir kamera kaydı, bir fotoğraf, bir belge
koyamamışlardı.
Kuyruklu yalandı.
Biri gazeteci diye anılan, diğeri de iktidar partisinin önde
geleninin gelini iki türbanlı hanım, oturup uydurmuşlar. Ama ne
sunturlu (berbat) uydurmaydı: Laik, Atatürkçü, solcu 200 kişilik
eli sopalı, gelini türban takıyor diye yerde sürüklemişler, üstüne
işemişler, bebek arabasındaki kundaklı sabiye bile tekme atmışlar
ve o dönemin Başbakanı, bu üfürük yalan üzerine “benim başörtülü
bacıma saldırdılar” diye mağduriyet kulesine bir kat daha
dikmişti.
Üfürme kule yıkıldı.
Biz uydurduk dediler.
Bu kez; “türbanlı bacılar” elleri kelepçelenmiş haberiyle gündeme
geldiler. Polis, iki türbanlı genç kadını kelepçeleyip sorguya
götürürken fotoğrafları yayınlandı.
Türbanı yücelt.
Ulvi kıl.
Sonra da kelepçe tak!
Şaşırma mı?
İntikam ateşi mi?
Benim türbanlım cici!
Senin türbanlın öcü!