Fransa’da halk kaynadı, köpürdü, iktidara ve düzene
başkaldırdı. Kanun varmış: Her otomobili olan, yedek lastik,
kriko gibi bir de mutlaka “sarı yelek”
bulundurmak zorundaymış.
Sarı yeleği giydiler.
Sokaklara indiler.
Bütün kentlerde ve büyük kasabalarda benzin zammına isyan edip
yüksek vergilere başkaldırdılar. Başkaldırıya Fransız halkının
yüzde 72’si destek verdi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un politik
gücü eridi.
Zamları durdurdu.
Vergileri erteledi.
Erime sırası kime geldi?
★★★
Bizim ülkemizde de “sırası gelen erimeyi bir gün
mutlaka” tadacaktır.
Medeni Fransa’da ne oluyor?
Zengin Avrupa’da “sarı yelek
çekişler” neyin habercisidir? 2 büyük emperyalist
dünya savaşı çıkartarak birbiriyle “zenginliği
paylaşma boğazlaşmasına”girmiş ve 100 milyondan fazla
insanın ölümüne sebep olmuş Avrupa “kıyamet koparmaya
mı” karar verdi?
300-350 yıl önceydi.
Zenginliği paylaşmanın bir gün “Avrupa’da kıyamete
benzer bir toplumsal altüst oluşu ve zenginlikten payını
almayanların isyanını getireceğini” ilk öngören
Rahip Thomas Maltus olmuştu. Nüfus
artışı, gıda ve mal üretiminin çok üstündeydi. Maltus, fakir
erkekleri kısırlaştırarak kıyametin önüne geçmeyi
önerdi. Sonra David Ricardo, toprak ve
malların kıt kalması ve halkın sırtına binen ağır vergiler
yüzünden “Avrupa’da kıyametin
patlayacağını” öngördü. Onu Karl
Marks’ın burjuvazinin (fabrika sahibi patronların) sonsuz
sermaye birikimi ihtiyacı ve işçi emeğini sürekli sömürmesi
yüzünden kentlerde sefaletin patlayacağı ve “işçi
sınıfının iktidarı alacağı kıyamet öngörüsü” takip
etti.
350 yıl geçti.
3 öngörü de tutmadı.